20 Haziran 2013 Perşembe

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

Allah'ın İnananlara Vaadi ve Yardımı

Kuran'ın"… Ancak insanların çoğu iman etmezler" (Rad Suresi, 1) ayetinde bildirildiği gibi, yeryüzündeki insanların çoğunluğunu din ahlakından uzak insanlar oluşturmaktadır. Bu yüzden de bazı akılsız ve basiretsiz insanlar, Allah'ın varlığını inkar ettikleri halde kendilerini doğru bir yolda sanırlar. Sahip oldukları maddi güçlerinin ve sayılarının fazla olması, onlara bir güven duygusu verir. Olayları hep dış görünüşe göre değerlendiren bu gibi insanlar, kendilerinin üstün olduğundan yüzde yüz emin olarak hareket ederler. Ama farkına varamadıkları çok büyük bir gerçek vardır ki, o da Allah'ın müminlere olan vaadi ve desteğidir.
… Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. (Nisa Suresi, 141)
Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur.
Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir,
hüküm ve hikmet sahibidir.
(Fetih Suresi, 4)
Allah yukarıdaki ayetinde de bildirdiği gibi, herşeyi müminlerin lehine kılar ve onları çeşitli yollardan destekler. İnşirah Suresi'nde Müslüman için her zorlukla birlikte kolaylığın da yaratıldığı sırrı verilmektedir. Hastalığı yaratan Allah'ın şifayı da yaratması gibi, her zorluk da yanında kolaylığı ve çözümü ile beraber meydana gelmektedir. Bu gerçek şöyle haber verilmiştir:
Demek ki gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. (İnşirah Suresi, 5-6)
Allah'ın bu desteğini ve yardımını sadece müminler bilirler. Ve onlar, hayatları boyunca ne ile karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Allah'ın daima inananların velisi ve yardımcısı olduğunu bilmenin getirdiği güven ve huzur duygusu ile hareket ederler. Allah kullarına şöyle vaat etmiştir:
Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)
İnkarcıların ve münafıkların ise pek çok korkusu vardır. Allah'a iman etmedikleri, O'na şirk koştukları, her olayı ve varlığı başıboş zannettikleri için daima bir korku ve tedirginlik içinde yaşam sürerler. İşte bu, Allah'ın müminlere karşı mücadele edenlerin kalplerine saldığı bir korkudur:
Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkar edenlerin kalplerine amansız bir korku salacağım…" (Enfal Suresi, 12)
Allah'ın yardım ve desteği, Müslümanın hayatının tamamını kapsar. Tarih boyunca, Allah inananlara çeşitli yollarla yardımını ulaştırmıştır. Kimi zaman peygamberlerine mucizeler vermiş; kimi zaman Müslümanları görünmeyen ordular ve meleklerle, koruyucularla, hatta doğa olaylarıyla desteklemiş; kimi zaman gerçekleşmesi mümkün değil gibi görünen olayların gerçekleşmesini sağlamıştır. Allah Fetih Suresi'nde şu şekilde bildirmektedir:
Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 4)
Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 7)
Ayetlerde de görüldüğü gibi göklerin ve yerin ordularının sahibi olan Rabbimiz'in müminler üzerindeki desteği ve yardımı çok üstündür. Kuran'da Allah'ın müminlere yardımı şu şekilde haber verilir:
Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır. (Saffat Suresi, 172-173)
Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz. (Mümin Suresi, 51)
Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslama ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (Muhammed Suresi, 7)
İşte böyle; çünkü Allah, iman edenlerin velisidir; kafirlerin ise, velisi yoktur. (Muhammed Suresi, 11)
O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek' istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir. Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir'de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah'tan sakının, O'na şükredebilesiniz. (Al-i İmran Suresi, 122-123)
… Allah, kafirlere mü'minlerin
aleyhinde kesinlikle yol vermez.
(Nisa Suresi, 141)
Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160)
Hayır, sizin mevlanız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır. (Al-i İmran Suresi, 150)
Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün mü'minler sevineceklerdir. Allah'ın yardımıyla. O, dilediğine yardım eder. O, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. (Bu,) Allah'ın va'didir; Allah, vadinden geri dönmez. Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi, 4-6)
Tüm insanlar dünya hayatında Allah'a ve ahiret gününe olan inançlarıyla denenmektedirler. Allah'ın yarattığı bu imtihan ortamının bir gereği olarak, dıştan bakıldığında kötülük yapanlar da iyi olanlar da aynı şartlarda yaşıyor gibi görünürler. Oysa Allah'a iman edenlerin yaşadığı hayat, dini inkar edenlerden çok daha farklıdır.
Önceki bölümlerde de belirttiğimiz gibi Allah iman eden kullarına daima kolaylık verir, onların işlerini kolaylaştırır, zor durumlarda dahi muhakkak bir çıkış yolu gösterir. Bu, Allah'ın açık bir yardımıdır. Ancak Kuran'da Allah'ın kullarına sezilmez yollarla yardım edeceği, onlara ummadıkları şekilde destek ve kolaylık sağlayacağı da haber verilmiştir.
Allah Ahzab Suresi'nin 9. ayetinde bu yardımı "bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular" şeklinde tarif etmiştir. Bir diğer ayette ise Rabbimiz insanlara"koruyucular" (Enam Suresi, 61) gönderdiğini bildirmiştir. Allah'ın Kuran'da bildirdiği bu yardımların bazıları şöyledir:

Allah Müminlere Meleklerle Yardım Gönderir

Allah'ın müminlere olan yardımı çeşitli şekillerde tecelli etmektedir. Bu yardımlardan biri meleklerin, zor anlarında müminlerin yardımına gönderilmesidir. Allah Kuran'da bu yardımı, Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanmış olan bir olayı örnek vererek şöyle bildirmektedir:
Sen müminlere: "Rabbiniz'in size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?" diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır. Allah bunu (yardımı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın Katındandır. (Al-i İmran Suresi, 124-126)
Allah bir başka ayetinde ise müminlere görünmeyen ordularla da yardım ettiğini bildirmiştir:
Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik.     Allah, yaptıklarınızı görendir. (Ahzab Suresi, 9)
Allah'ın Kuran'da müminlerin daima galip geleceklerini bildirmesi, müminler için en büyük nimetlerdendir ve olağanüstü şevklendirici bir vaaddir. Elbette müminler şu kesin gerçeği de hiç unutmazlar. Her yardım Allah'tandır ve kuşkusuz gücün tüm sahibi Allah'tır. Müminler, asıl zafer ve yardımın aslında Allah'a ait olduğunu bilirler. Meleklerin destek olmasının ise, Allah'ın bir müjdesi, kendilerine yardım ve desteğinin bir tecellisi olduğunu asla unutmazlar. Çünkü Rabbimiz ayetlerinde bu gerçeği şöyle bildirmiştir:
Siz Rabbiniz'den yardım taleb ediyordunuz, O da: "Şüphesiz Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediciyim" diye cevap vermişti. Allah, bunu, yalnızca bir müjde ve kalplerinizin tatmin bulması için yapmıştı; (yoksa) Allah'ın Katından başkasında nusret (zafer ve yardım) yoktur. Hiç şüphesiz Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Enfal Suresi, 9-10)
Allah'ın dilediği kuluna dilediği şekilde yardım edeceğini bilen müminlerin, en zorlu anlarda dahi içlerinde bir güven ve huzur duygusu olur. Bu ruh hali içinde manevi yönden son derece güzel bir hayat yaşarlar.

Allah Müminleri Düşmanlarına Olduklarından Fazla Sayıda Gösterir

Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.
(Saffat Suresi, 172-173)
Müminler, Allah'ın verdiği akıl, feraset, basiret, güzel ahlak gibi nimetlerle daima inkar içindeki insanlara karşı başarı elde etmişlerdir. Tüm bunların yanı sıra Allah, kimi zaman müminleri inkarcıların gözünde sayıca ve kuvvetçe de çok gösterdiğini ve bunun inkarcılarda yılgınlığa ve korkuya neden olduğunu haber vermiştir. Allah ayetlerinde Asr-ı Saadet döneminde gerçekleşen böyle bir olayı şöyle bildirir:
Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, 'olacağı olan işi gerçekleştirmek' için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah'a döndürülür. Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokça zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. (Enfal Suresi, 44-45)
Az sayıdaki mümin topluluğunu inkarcıların son derece güçlü, kalabalık bir topluluk gibi görmeleri kuşkusuz Allah'ın mucizelerinden biridir. Bu olay aynı zamanda müminler açısından da çok büyük bir kolaylıktır. Böylece Allah müminlere başarı kazandırmıştır. Allah başka ayetler ile Hz. Muhammed (sav)'e, dilediği zaman müminlerin gücünü olduğundan kat kat daha fazla artıracağını bildirmiştir. Sabretmelerine karşılık olarak inanan kullarına umduklarından çok daha büyük bir güç ve zafer vereceğini şöyle vaat etmiştir:
Ey Peygamber, mü'minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kafirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur. Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za'f olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah'ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 65-66)
Allah, yukarıdaki ayetlerde bildirdiği gibi, Peygamberimiz (sav) zamanında müminleri, sıcak bir savaşın içinde oldukları için inkarcıların gözünde sayıca ve kuvvetçe daha kalabalık ve güçlü göstererek müminleri desteklemiştir. Çünkü Allah, müminlerin daima dostu ve yardımcısıdır. İnkar edenler ne kadar çok sayıda olsalar da, ne kadar büyük bir güce sahip olsalar da sonuçta tüm güç Allah'a aittir. Allah tek bir "Ol" emriyle dilediğini yapandır. Allah'a dayanıp güvenen, O'nun sonsuz kudretini, herşeye gücü yeten olduğunu takdir edebilen insanlar daima bunun rahatlığını yaşarlar.

Allah, müminlerin kalplerine güven ve huzur duygusu indirir

Allah, Fetih Suresi'nde müminler üzerinde oluşturduğu manevi desteği şöyle haber verir:
Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 4)
Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken mü'minlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine 'güven duygusu ve huzur' indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılık) olarak vermiştir. (Fetih Suresi, 18)
Allah'a sarılın,
sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.
(Hac Suresi, 78)
Allah, zorluk anında, samimi olanların kalplerine güven ve huzur duygusu vermiş ve bu manevi desteğin sonucunda müminler huzur, güven ve kararlılık duygusunu yaşamışlardır.
Aslında bu huzur ve güven duygusu müminlerin tüm yaşamlarına hakimdir. Allah'a ve ahirete iman eden insanlar, Allah'ın herşeyin tek hakimi olduğunu bildikleri için zaten hiçbir olay karşısında paniğe kapılmaz, hüzne ve sıkıntıya düşmezler. Sonsuz rahmet sahibi olan Rabbimiz'in, herşeyi kendileri için en hayırlı olacak şekilde, ahiretlerine en faydalı olacak şekilde yarattığını bilirler. "Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." (Al-i İmran Suresi, 160)ayetine kesin olarak iman eder ve tevekkülün manevi konforu içinde yaşamlarını sürdürürler. Karşılaştıkları zorluk ne kadar büyük gözükse de sonuçta geçici olduğunun bilincindedirler. Çünkü dünyadaki yaşamın sonsuz ahiret yaşamı yanında çok kısa bir zaman dilimi olduğunu unutmazlar. Dünyada karşılaşılabilecek bir zorluk insanın tüm yaşamını kapsasa bile en fazla 50-60 yıl sürecektir. 50-60 yıl tevekkül ve güzel ahlakla geçirilen bir ömrün sonunda kişinin sonsuz cennet hayatında alacağı karşılık ise kuşkusuz benzersiz olacaktır. Cennette müminler, hiçbir sıkıntı, hüzün, yokluk, bıkkınlık, zorluk yaşamayacak aksine sonsuz güzellikler içinde nefislerinin arzu ettiklerinin tümüne kavuşacaklardır.
İşte bu gerçeğin bilincinde olmak, iman eden bir insanın her olaya sarsılmaz bir tevekkülle yaklaşmasını sağlar. Bunun manevi huzur ve neşe duygusu da dünyadaki en büyük nimetlerden biridir. Unutulmamalıdır ki, tüm kalpler ve tüm güç Allah'ın elindedir. Allah dilediği an dilediği olayı, dilediği şekilde yaratır. Huzur ve güven arayan insan, Allah vermedikçe, hiçbir yolla buna ulaşamaz. Din ahlakını yaşamanın insanlara getirdiği kolaylık, insanın herşeyin Allah'ın kontrolünde olduğunu bilmesidir. Her işinde Allah'a yönelen, her işinin karşılığını sadece Allah'tan bekleyen insan, daima Allah'ın yardımını ve desteğini çeşitli yollardan yanında bulacaktır.
Hayır, sizin Mevlanız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır. (Al-i İmran Suresi, 150)

Müminlere Kurulan Tuzakların Tümü Baştan Bozulmuştur

İnkar edenler müminlere karşı yürüttükleri mücadelelerinde her türlü sinsi yönteme başvururlar. Bu yöntemlerin en çok kullanılanlarından biri de müminlerin aleyhinde ittifak ederek onlara çeşitli tuzaklar kurmaktır. Sayıca fazla oldukları ve tuzaklarını gizli gizli kurdukları için başarılı olacaklarını düşünen inkarcılar, planlarını yaparken iki kişinin üçüncüsünün, üç kişinin dördüncüsünün Allah olduğunu unutmaktadırlar. Allah'ın insanlara şah damarından daha yakın olduğu gerçeğinden ise tamamen gaflettedirler. Halbuki Allah gizleseler de açığa vursalar da ayette bildirildiği üzere, "sinelerin özünde saklı duranı bilendir." İnkarcıların müminlerin aleyhinde akıllarından geçirdikleri her fikri, kurdukları her tuzağı, yaptıkları her planı da Allah en ince ayrıntısına kadar bilir. En önemlisi de herşeyin bilgisine sahip olan Allah, inkarcıların kurdukları tuzakların tümünün baştan bozulmuş olduğunu haber vermiştir. Ne kadar sinsice, ne kadar büyük olursa olsun müminler aleyhine kurulan tüm tuzakların yıkılacağını, herşeyin Yaratıcısı olan Allah Kuran'da şöyle bildirir:
... Gerçekten Allah, kafirlerin hileli düzenlerini boşa çıkarıcıdır. (Enfal Suresi, 18)
Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah Katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır. (İbrahim Suresi, 46)
Bunların yanı sıra Allah, bu tuzakların salih kullarına zarar veremeyeceğini bildirmiş, hepsinin sahiplerine geri döneceğini de haber vermiştir:
… Oysa hileli düzen kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. (Fatır Suresi, 43)
İnananlar sonsuz lütuf sahibi olan Rabbimiz'in yardımının daima kendileriyle beraber olduğu gerçeğini bilerek tevekkül içerisinde yaşarlar. Baştan itibaren üzerinde durduğumuz gibi, bu mütevekkil ruh halleri sayesinde de, karşılaştıkları her olaydaki hayır ve hikmetleri görebilir, göremeseler bile her olayın müminler için mutlak hayırla sonuçlanacağına kesin olarak iman ederler.

Allah Sonsuz Merhametiyle İnsanları Doğru Yola İletir, Hidayetlerini Artırır

Kitabın önceki bölümlerinde de anlattığımız gibi Rabbimiz elçileriyle, gönderdiği kitaplarıyla insanları hep doğru yola çağırmakta, inkardan dönüp, iman etmeleri için her topluma tekrar tekrar uyarıcılar göndermektedir. Bu Rabbimiz'in çok büyük bir lütfudur.
Allah iman edip, imanlarını güçlendirmeye niyet eden kullarına da çok büyük kolaylıklar dilemekte, onları türlü yollarla desteklemektedir. Ayetlerde Allah'ın iman edenlere bu desteği şu şekilde haber verilmektedir:
İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları Kendisi'nden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisi'ne varan dosdoğru bir yola yöneltip-iletecektir. (Nisa Suresi, 175)
Rabbiniz'den bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız. (Bakara Suresi, 198)
Ancak şunu da unutmamak gerekir ki insanın hidayet bulması da ancak Allah'ın dilemesiyle olur. Sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimiz dilediği kullarını seçer, onların kaderine hidayeti yazar ve hidayetlerini artırır:
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, herşeyi bilendir. (Teğabün Suresi, 11)
Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir. (Enam Suresi, 125)
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir. (Nur Suresi, 35)
Gerçekten Allah, kafirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır.
(Enfal Suresi, 18)
İnsanların büyük bir bölümü hidayet bulmadan önce çok büyük bir kaos ve kargaşa içindedir. Üzüntü, sıkıntı, kıskançlık, ümitsizlik, kin, nefret gibi duygular hayatının büyük bir bölümünü kaplamaktadır. Başına gelen en ufak bir olumsuzluk kişiyi çok büyük bir melankoliye sürüklemektedir. Bu karanlık ruh hali Allah'a iman edildiğinde, sonsuz güç ve kudret sahibi olan Rabbimiz'e teslim olunduğunda bir anda ortadan kalkar. Ayetlerde bu durum "karanlıklardan nura çıkma" olarak ifade edilmektedir:
Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)
O'dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de (size dua etmektedir). O, mü'minleri çok esirgeyicidir. O'na kavuşacakları gün, onların dirlik temennileri: "Selam"dır. Ve O, onlara üstün bir ecir hazırlamıştır. Ey Peygamber, gerçekten Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ve Kendi izniyle Allah'a çağıran ve nur saçan bir çerağ olarak (gönderdik). Mü'minlere müjde ver; gerçekten onlar için Allah'tan büyük bir fazl vardır. Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 43-48)
Allah'ın insanların hayatını böyle zıtlıklarla yaratması çok büyük nimettir. İmanın ve güzel ahlakın değeri elbette böyle daha iyi kavranacaktır.