Giriş:
İçinde Yaşadığımız Ahir Zaman ve Hz. Mehdi (as) Müjdesi
Ahir zaman, dünyanın son dönemlerini ifade eden bir tanımdır. İslam inancına göre, kıyametten önceki bu son dönemde insanlık önce büyük bir bozulma ve dejenerasyon ile karşı karşıya kalacaktır. Haksızlığın, zulmün, açlığın ve yoksulluğun, ahlaki çöküntünün, savaşların ve çatışmaların, kargaşa ve anarşinin arttığı bu karanlık dönem, insanların Allah'a ve din ahlakına yönelmeleriyle son bulacaktır. Yokluğun yerini bolluk, haksızlığın ve zulmün yerini adalet ve anlayış, anarşi ve kargaşanın yerini huzur ve güven ortamı alacak; dünya tarihte hiç olmadığı kadar güzellik ve bereket içinde olacaktır. Allah, dünyanın aydınlığa ve berekete kavuşması için, Hz. İsa (as)'ın yeniden dünyaya gelişini ve "Mehdi" (hidayete ermiş, hidayet bulmuş) sıfatını taşıyan kutlu bir şahsı vesile kılacaktır. Tüm bunlar, bize Peygamber Efendimiz (sav) tarafından müjdelenen, Kuran'da da işaret edilen çok değerli müjdelerdir.
Ahir zamanın alametlerinin neler olduğunu, bu dönemde gelecek olan Hz. Mehdi (as)'ın özelliklerini, Hz. Mehdi (as) geldikten sonra yeryüzünde ne gibi değişimlerin olacağını ve Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne gelişini daha önce yayınlamış olduğumuz kitaplarımızda detaylı olarak incelemiştik. (Detaylı bilgi için bkz. Hz. Mehdi (as)'ın Çıkış Alametleri ve Özellikleri, Hz. Mehdi (as) ve Altınçağ, Peygamberimiz (sav)'in Dilinden Hz. Mehdi (as), Kıyamet Alametleri, Altınçağ, Ahir Zaman ve Dabbet'ül Arz, Hz. İsa (as)'ın Geliş Alametleri, Ahir Zamanı Bediüzzaman ile Anlamak, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) Bu Yüzyılda Gelecek,Harun Yahya)
Bu kitabımızda ise, Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim'de yer alan Hz. Mehdi (as)'ın çıkış dönemi olan ahir zaman alametlerine yer vereceğiz. Ayrıca Musevilerin "Yamot HaMaşiyah" (Mesih'in Günleri), İsevilerin "Milenyum" (Binyıl) olarak ifade ettikleri, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in ise "Altınçağ" olarak adlandırdığı, din ahlakının hakimiyet döneminin özelliklerini inceleyeceğiz.
Musevi kaynaklarda tarif edilen, gerek ahir zamanda Hz. Mehdi (as)'ın çıkacağı dönemin alametleri, gerekse Hz. Mehdi (as)'ın hakimiyetindeki Altınçağ dönemi, İslami kaynaklarda yer alan tasvirlerle büyük bir benzerlik taşımaktadır. Her iki dinde de, insanların din ahlakından uzaklaşacakları; bu nedenle pek çok zorluk ile karşılacakları; sıkıntılı bir dönemin ardından, güzel ve aydınlık bir dönemin başlayacağı ifade edilmektedir. Aynı şekilde, İncil'de anlatılan ahir zaman alametleri ve din ahlakının hakim olacağı dönemle ilgili açıklamaların önemli bir kısmı, İslami kaynaklarla uyum içindedir.
Bu kitapta Kuran ayetleri, Peygamber Efendimiz (sav)'in hadis-i şerifleri ve İslam alimlerinin açıklamalarına ek olarak, Tevrat* ve İncil'den bölümlere yer vererek; Hz. Mehdi (as)'ın çıkışından önceki dönemin alametlerinin, günümüzün şartlarını ne kadar yansıttığına birlikte şahit olacağız.
Ayrıca kitapta, Tevrat'ta bahsi geçen ve ahir zamanda hakimiyet vaat edilen Ben-i İsrail (İsrailoğulları) topluluğunun, aslında Hz. Mehdi (as)'ın cemaati olduğu açıklanmakta; Hz. Mehdi (as)'ın cemaatini asıl belirleyecek olanın ise, samimi iman olduğu vurgulanmaktadır. Hz. Mehdi (as) ve cemaati, Allah için yaptıkları faaliyetlerdeki başarıları ile tanınacaktır. Allah dinini hakim kılmak için kaderde kimi vesile kılarsa, bu sıfata vakıf olacak olanlar da onlar olacaktır.
Gerçek din ahlakının tüm dünyaya hakim olması ve bu sayede insanların her türlü maddi manevi sıkıntıdan kurtulmaları, tüm iman edenlerin temennisidir. Hz. Mehdi (as)'ın çıkışı öncesindeki alametlerde görüleceği gibi, yaşanılan pek çok olay, asırlardır beklenen bu mübarek dönemin yaşanmaya başladığını göstermektedir. Tüm müminler gibi bizim de duamız, Allah'ın bizlere din ahlakının yeryüzüne yayılması için yürütülecek fikri mücadeleye katkıda bulunma imkanı vermesi ve bizleri de bu kutlu döneme şahit kılmasıdır.
* Musevilerin kutsal kitabı, "Eski Ahit" olarak da bilinen 39 kitaptan oluşur. Bunların ilk 5'inin, Hz. Musa (as)'a vahyedilen Tevrat'ın bölümleri olduğu kabul edilir. Diğer kitaplar ise, Tevrat sonrasında, diğer Yahudi Peygamberlerine vahyedilen veya hayatlarını anlatan yazılardır. "Tevrat" kelimesinin Eski Ahit'in tümünü kastedecek biçimde kullanıldığı da olmaktadır. Bu kitapta söz konusu kullanım kabul edilmiş ve tüm Eski Ahit kitapları "Tevrat" olarak nitelenmiştir.
Hz. Mehdi (as)'ın Çıkışı Tüm Kutsal Kitaplarda Müjdelenmektedir
Dünyanın sonundan evvelki dönem yani "ahir zaman", Allah'ın tüm kutsal kitaplarında bildirdiği bir dizi alametler içermektedir. Fitne ve kargaşanın en şiddetli şekilde yaşandığı, din ahlakından alabildiğine uzaklaşıldığı ve dejenere hayatın en ileri seviyelere ulaştığı bu özel dönemde, Rabbimiz "hidayet verici" sıfatıyla Hz. Mehdi (as)'ı gönderecektir. Allah'ın bu önemli vazife için gönderdiği Hz. Mehdi (as), imanındaki samimiyet, güçlü Allah sevgisi ve korkusu ile tüm dünyanın hidayetine vesile olacaktır. Allah'ın dilemesiyle Hz. Mehdi (as), kaderinde yazılı olan bu üstün görevde mutlaka başarılı olacak; Allah'a imanı ve din ahlakını tüm dünyada hakim kılacaktır.
İşte bu nedenle Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru, dünya tarihinin en büyük olayıdır ve bu büyük olaya bütün kutsal kitaplarda işaret edilmektedir. Hz. Mehdi (as)'ın gelişi, sadece Peygamber Efendimiz (sav) zamanından beri değil; binlerce seneden beri bilinen ve beklenen bir müjdedir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunun, Allah'ın vahyi olan tüm kitaplarda haber verildiği şöyle bildirilmektedir:
Naim buyurdu ki: Ben Hz. Mehdi (as)'ı Peygamberlerin suhufunda (sahifelerde; Adem, Şit, İdris ve İbrahim Peygamberlere indirilen sahife şeklindeki kitaplarda) şöyle bulurum: "Hz. Mehdi (as)'ın amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 21)
Peygamberlere dair olan kitaplarda, "Hz. Mehdi (as)'ın işi zulüm ve kötülük değildir" şeklinde işaret edilmiştir.(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 49)
İbni Münavi diyor ki: "Danyal (as)'ın kitabında şöyle yazılıdır."... Hz. Mehdi (as) çıkacak ve Allah-u Teala daha önce fesada uğrayanları ve iman ehlini onunla kurtaracaktır. Sünnetler onunla ihya edilecek...
(Bu hadis Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur.)
Bu hadislerden anlaşılıyor ki; Mehdiyet konusu, bütün hak dinlerin kitaplarında yer almıştır. Tevrat ve İncil'de de, Hz. Mehdi (as)'ın geleceği, vasıflarının ne olacağı, faaliyetleri ve vesilesiyle gerçekleşecek Allah'a iman ve din ahlakının hakimiyet dönemi, binlerce yıl öncesinden bildirilmiştir. Her ne kadar günümüzde tahrif olmuş halleri bulunsa da, Tevrat ve İncil'in bozulmadan kaldığına hüsn-ü zan ettiğimiz, Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav)'in hadisleri ile mutabık bölümlerinde, bu izahlar görülmektedir.
Allah'ın vahyi Kitaplarda, binlerce yıl öncesinden Hz. Mehdi (as)'ın çıkışı ile ilgili tariflerin olması, bu olayın çok önemli olduğunun bir başka delilidir. Ahir zamanda, kıyamete yakın bu dönemde, Allah'ın son uyarıcı ve müjde verici olarak gönderdiği elçisi Hz. Mehdi (as)'ın vasıflarını ve faaliyetlerini bilmek son derece önemlidir. Ayrıca bu hayati konudan herkesi haberdar etmek ve bu mübarek şahsın manen destekçisi olmak, tüm iman edenlerin üzerine düşen önemli bir sorumluluktur.
Hz. İbrahim (as)'ın Hanif Dinine Uymak
Müslümanlar ve Kitap Ehli -Museviler ve Hıristiyanlar- farklı şeriatlara sahiptir. Ancak gerek Musevi ve Hıristiyanlardan gerekse Müslümanlardan samimi olarak iman edenler, aynı temel iman esaslarına göre yaşarlar: Allah'a kesin bir bilgiyle iman etmek; Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmamak; Allah'ın rızası, rahmeti ve Cenneti için yaşamak. Tüm toplumlar Allah'ın kendilerine emrettiklerini eksiksiz olarak yerine getirmekle ve Allah rızası için Rabbimiz'e gönülden teslim olup hayır işlerinde yarışmakla sorumludurlar. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan, kesin bilgiyle ahirete iman eden ve salih amellerde bulunan her üç İlahi dinin mensupları da, aslında Rabbimiz'in Hz. İbrahim (as)'a indirmiş olduğu hak dinde birleşirler.
Hz. İbrahim (as), Allah'ın kendisini dost edindiği mübarek ve seçkin Peygamberlerden biridir. Gönderildiği toplumu, Allah'a şirkten vazgeçerek, Bir ve Tek olan Rabbimiz'e iman etmeye davet etmiş; samimiyet ve güzel ahlakı ile tüm iman edenlere örnek olmuş, salih bir kuldur. Kuran'da Allah, iman edenlere, Hz. İbrahim (as) gibi gönülden teslim olup sadece Kendisi'ne iman etmelerini bildirmiştir:
İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel dinli kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)
Kuran'da Hz. İbrahim (as)'ın dininin "hanif" bir din olduğu bildirilmektedir. Hanif kelimesi, "Allah'ın emrine teslim olup, Allah'ın dininden hiçbir konuda dönmeyen, ihlaslı kişi" anlamındadır. Kuran'da Rabbimiz, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'e, Hz. İbrahim (as)'ın hanif dinine uymasını ve insanları bu dine davet etmesini şöyle bildirmiştir:
Sonra sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dinine uy. O, müşriklerden değildi." (Nahl Suresi, 123)
De ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı bir tanıyan (Hanif)ler olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi." (Al-i İmran Suresi, 95)
Hz. İbrahim (as)'dan sonra gelen oğulları, torunları ve onun soyundan olan diğer salih müminler, Allah'ın Hz. İbrahim (as)'a vahyettiği hak dine uymuşlardır. Bu gerçek Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilmektedir:
Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti. Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diye benzer bir vasiyette bulundu.) Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlah'ı olan tek bir İlah'a ibadet edeceğiz; bizler O'na teslim olduk" demişlerdi. (Bakara Suresi, 130-133)
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı gibi "Müslüman" kelime olarak "Allah'a teslim olan kişi" anlamındadır. Hz. İbrahim (as)'ın "hanif" dini, Allah'a teslim olan Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında ortak bir kelimedir. Hz. İbrahim (as)'a iman, ona duyulan sevgi ve saygı, Museviler ve Hıristiyanlar için olduğu gibi, Müslümanlar için de son derece önemlidir. Ancak unutmamak gerekir ki, Allah'a olan coşkulu imanı, derin sevgisi, Rabbimiz'in bütün emirlerine gönülden boyun eğişi, itaati ve üstün ahlakı ile tüm inananlara örnek kılınmış olan Hz. İbrahim (as)'a en yakın olanlar, hiç şüphesiz, ona ve tebliğ ettiği ahlaka uyanlardır. Rabbimiz Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu Peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir. (Al-i İmran Suresi, 68)
Dolayısıyla Allah'a gönülden iman eden Musevi ve Hıristiyanların, Hz. İbrahim (as) ve ona uyan salih müminler gibi, yalnızca Allah'a yönelip dönmeleri; Hz. İbrahim (as)'ın gösterdiği güzel ahlakı, samimiyeti ve derinliği örnek almaları gerekir. Şüphesiz inananların Peygamberlere olan sevgilerini, itaatlerini ve yakınlıklarını göstermelerinin en güzel yollarından biri, onlar gibi salih olmak için çaba göstermektir. Müslümanlar ise, Rabbimiz'in Kuran'da emrettiği gibi, tüm Peygamberlere indirilenlere aralarında hiçbir ayrım yapmadan iman etmektedirler.
Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile Peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız. (Bakara Suresi, 136)
Ayrıca şunu da hatırlatmak gerekir ki, tarih boyunca tüm Peygamberler Allah Katında hak olan tek bir din ahlakını insanlara tebliğ etmişlerdir. Hz. İbrahim (as), Hz. Yakup (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as), Hz. İsa (as), Hz. Nuh (as), Hz. Şuayb (as) ve diğer Peygamberlerin hepsi, insanları Bir ve Tek olan Allah'a katıksızca iman etmeye, yalnızca O'nun rızası için yaşamaya ve O'nun emirlerini yerine getirmeye davet etmişlerdir. Bir ayette şöyle bildirilmektedir:
O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri etti (bir şeriat kıldı)... (Şura Suresi, 13)
Görüldüğü gibi, Musevilere ve Hıristiyanlara –bazı hüküm farkları olmakla birlikte- indirilen din özünde aynıdır. Her üç dinin mensupları birbirlerini Hz. İbrahim (as)'ın torunları olarak görürler. Musevi ve Hıristiyanlar da tıpkı Müslümanlar gibi, hiç şirk koşmadan Hz. İbrahim (as)'ın hanif (Tevhid; tek bir Allah'a inanıp yalnızca O'na kulluk etmek) olan dinine uymakla yükümlüdürler.
Bir Kuran ayetinde Rabbimiz, tüm iman edenlere Hz. İbrahim (as)'ın dinine uymakla yükümlü olduklarını şöyle bildirmektedir:
Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi." (Bakara Suresi, 135)
Musevi ve Hıristiyanların kutsal kitaplarında yer alan pek çok ifade, emir ve ahlaki yükümlülüklerin (dejenere olmamış kısımlarının) Kuran-ı Kerim ile son derece mutabık olması da önemli bir işarettir. (Detaylı bilgi için bkz. Gelin Birlik Olalım, Harun Yahya)
Ahir Zamanda Yeryüzüne Din Ahlakı Hakim OlacaktırAllah, Kuran'da hak din olan İslam ahlakını -Hz. İbrahim (as)'ın Hanif dinini- tüm dünyaya hakim kılacağını, inanan kullarına güç ve iktidar vereceğini vadetmiştir. Yüce Rabbimiz'in izniyle gerçekleşecek olan bu vaat, Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vadetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak,kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir... (Nur Suresi, 55)
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (Hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 8-9)
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)
Kuran'da bildirildiği gibi, İslam ahlakının hakimiyeti Allah'ın bir vaadidir. Rabbimiz bu vaadini muhakkak yerine getirecektir. Yeryüzüne hakim olacağı bildirilen din ahlakı, Rabbimiz'in Katında hak olan din ahlakı olacaktır. Bu dinin Hz. İbrahim (as)'ın hanif olan dini, yani İslam ahlakı olduğu ise, son hak Kitap olan Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır... (Al-i İmran Suresi, 19)
Ayrıca Kuran'da, mümin toplulukların başında, mutlaka bir lider bulunduğu da bildirilmektedir. İçinde bulunduğumuz bu dönemde -ahir zamanda- ise, müminlerin liderinin "Hz. Mehdi (as)" olacağı Peygamberimiz (sav)'in mütevatir hadislerinde bildirilmiştir.
Pek çok hadiste, Hz. Mehdi (as)'ın adının Peygamberimiz (sav)'in adına "muvafık" yani "uygun" olacağı da bildirilmektedir. Bu hadislerden bazıları şöyledir:
Ey insanlar, muhakkak Allahu Teala size zalimleri, münafıkları ve onlara uyanları menetmiş ve size ümmeti Muhammed'in en hayırlısı olan ve Mekke'de bulunan, ismi Ahmed, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi (as)'ı reis kılmıştır. Ona katılınız. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 31)
Gökten şöyle bir ses duyulacak: "Ey insanlar artık Allah cebbarları, münafık ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmet-i Muhammed'in en hayırlısını başınıza getirdi. Mekke'de ona katılın, O Hz. Mehdi (as)'dır. İsmi de Ahmed B. Abdullah'dır.Diğer bir rivayet: "Size Muhammed Ümmetinin en hayırlısı olan Cabir'i tayin etti. Mekke'de ona yetişin O Hz. Mehdi (as)'dır. İsmi Muhammed B. Abdullah'tır!" (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul El-Hüseyin El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, 8. baskı, sf. 165)
Peygamberimiz (sav)'in ismi olan "Muhammed" ve hadislerde Hz. Mehdi (as)'a işaret eden "Ahmed" isimleri, Arapça'da aynı fiilden gelmektedir: "Ahmed"daha fazla övülmeye layık, çok, en çok methedilmiş olan anlamına gelirken; "Muhammed" pek çok, tekrar tekrar övülmüş, methedilmiş mealinde bir isimdir. Dolayısıyla anlam olarak -hadislerde belirtildiği gibi- birbirlerine "muvafık" yani "uygun"dur.
Konuyla ilgili işari manada bir ayette ise şöyle bildirilmektedir:
"... benden sonra ismi Ahmed olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti... (Saff Suresi, 6)
Musevi kaynaklarında ise hakimiyeti sağlayacak bu şahsa, "Mesih" (ya da Kutsanmış Kral) denilmektedir. Ancak asıl önemli olan, bu şahsa ne isim verildiği değildir. Bu mübarek kişi farklı şekillerde de adlandırılabilir. Kesin olan, Allah'ın "İslam ahlakının hakimiyeti" vaadinin gerçekleşeceği ve bu olaya vesile olacak halis müminlerden bir topluluk ve onlara önderlik edecek mübarek bir şahsın var olacağıdır.
Musevilerin "Mesih", Müslümanların "Mehdi" Sıfatıyla Bekledikleri, Aynı Mübarek Şahıstır
İlahi dinlerde "beklenen kurtarıcı" olarak da ifade edilen "Mesih" terimi, Müslümanlarda "Mehdi" inancının tezahürüdür. İslamiyet'teki "Mehdiyet", Musevilerin kutsal kabul edilen kaynaklarında "Mesih" dönemi olarak geçer. Musevilerin ahir zamanda insanlığın kurtuluşu için zuhurunu bekledikleri Mesih, Müslümanların beklediği Hz. Mehdi (as)'dır.
Ancak Hıristiyanların "Mesih" olarak yeryüzüne ikinci gelişini bekledikleri Hz. İsa (as), "Mehdi (as)" değildir. Müslümanlar da Hz. İsa (as)'ın ahir zamanda yeniden dünyaya geleceğine inanmaktadırlar; ancak Hz. İsa (as) geldiğinde Mehdi (as)'a tabi olacak, Allah'ın izniyle yegane hak din olan İslam ahlakının yeryüzüne hakim olmasına, bu iki mübarek insan birlikte vesile olacaklardır.
Peygamberimiz (sav)'den aktarılan sahih rivayetlere göre "Hz. İsa (as) namazını Hz. Mehdi (as)'ın arkasında kılacaktır." (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)
Bu rivayet diğer hadislerde şöyle haber verilmektedir:
Hz. İsa (as) semadan nüzul edecek ve onun emirliğini kabul edecektir. Hz. İsa (as)'a "Bize namaz kıldır" denilecek, ancak o, "Emir sizin içinizdedir" karşılığını vererek; "Bu Allah'ın ümmeti Muhammed'e bir ikramıdır." diyecektir. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)
Hz. Mehdi (as) müminlerle beraber Beytül Makdis'te sabah namazı kılarken, o sırada nüzul eden Hz. İsa (as)'ı takdim edecek ve Hz. İsa (as) ellerini onun omuzuna koyarak, "Namazın kaameti (namaz için seslenilmesi) senin için getirildi, bu yüzden sen kıldır" diyecek ve nihayet Hz. Mehdi (as), Hz. İsa (as) ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 25)
Peygamberimiz (sav)'in sahih hadislerinde, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın aynı dönemde ortaya çıkacakları ve İslam ahlakını tüm dünyada yerleşik kılma amacıyla birlikte mücadele edecekleri bildirilmiştir. Pek çok sahih hadiste yer alan bu bilgiler, Hz. İsa (as) ile Hz. Mehdi (as)'ın ahir zamanda biraraya geleceklerini ve mücadelelerini birlikte sürdüreceklerini göstermektedir.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Musevilerin bekledikleri Mesih ise, aslında Hz. Mehdi (as)'dır. Musevi metinlerinde "Mesih" terimi genel olarak krallar, yüksek rahipler için de kullanılmıştır. Dolayısıyla "Mesih" kavramı, "Allah'a hizmet görevi için için meshedilmiş (seçilmiş, kutsanmış) ve O'na yakın" kimseleri nitelendiren bir sıfat olarak kullanılmaktadır. Ancak Musevilerin günümüzde bekledikleri Mesih, "Allah tarafından ahir zamanda yeryüzüne gönderilecek ve yeryüzünü hakimiyeti altına alarak, insanları Allah'a, O'nun doğru yoluna yöneltecek bir elçi, bir dini lider"dir; ki bu tanım da Müslümanlıktaki Hz. Mehdi (as)'a aittir.
Ayrıca Tevrat'a ve Musevilerin diğer kutsal kaynaklarına bakıldığında, "Mesih" olarak anlatılan kişinin Hz. Mehdi (as)'ın özelliklerine sahip olduğu, faaliyetlerinin ve dünyada vesile olacakları değişikliklerin de aynı olduğu görülmektedir. Dolayısıyla Musevilerin ahir zamanda bekledikleri Mesih, aslında Hz. Mehdi (as)'dır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi (as)'ın Peygamber nesli olan Ben-i İsrail'e (İsrailoğulları'na) benzetilmesi, bu bakımdan manidardır. Söz konusu hadislerden bir kısmı şöyledir:
Hz. Mehdi (as)'ın boyu, posu sanki Ben-i İsrail ricalindedir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 36-29)
(Hz. Mehdi (as)'ın) cismi, İsrail cismidir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 24)
Hz. Mehdi (as) sanki Ben-i İsrail'den bir adamdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve akıllı) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 23-30)
Hz. Mehdi (as)'ın bedeni İsraili'dir. Hz. Mehdi (as), sanki Ben-i İsrail ricalindendir (önde gelenlerindendir). (İbn Hacer El Mekki)
(Hz. Mehdi (as)'ın) cismi, İsrail bünyesi gibidir.
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
(Hz. Mehdi (as)'ın dış görünüşü) sanki İsrailoğulları'ndan bir insana benzemektedir.
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")
Sanki o (Hz. Mehdi (as)), İsrailoğulları'ndan bir adam gibidir.
(Nuaym b. Hammad, vr. 52a; Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
Kuran'da Allah, Hz. İbrahim (as)'ı ve onun soyundan gelenleri seçtiğini ve onları mübarek kıldığını bildirmektedir. (Bakara Suresi, 130; Al-i İmran Suresi, 33) Bu bilgi, Musevilerin kutsal kitabı Tevrat'ta da yer almaktadır. (Yaratılış, 22:17; 12:2)
Tevrat'ta Hakimiyet Vaat Edilen Topluluk, Hz. Mehdi (as)'ın Cemaatidir
Ahir zamanda gelecek Hz. Mehdi (as)'ın ve cemaatinin özellikleri, vesile olacakları müjdeli dönem, İbrahimi dinlerin kendi kutsal kaynaklarında çok detaylı tarif edilmektedir. Hikmetli bir şekilde aktarılan tüm bu tarifler, her üç dinde de birbiriyle şaşırtıcı bir uyum içindedir. Bundan asırlar önce tasvir edilen bir ortamın, günümüz şartlarını yüzlerce delille tam olarak yansıtması, Hz. Mehdi (as)'ın çıkışının çok yakın olduğunu bizlere göstermektedir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerine göre, Hz. Mehdi (as) ve cemaati, tüm dünya insanlarının geleceği için çok önemli ve çok faydalı faaliyetler yaptıkları halde, ilk dönemlerde bilinmeyecekler ve çok az sayıdaki mümin topluluğu dışında onlara destek olan olmayacaktır. Ancak iman gözü ile bakanlar, Hz. Mehdi (as)'ı ve cemaatini, zannı galipleriyle (üstün gelen kanaatleriyle) bileceklerdir. Her şekilde bu mübarek kişinin Mehdiyet makamına haiz olduğu, Allah'ın dinini yaymaktaki başarısı ile kendini gösterecektir.
Bir ayette, Kitap Ehli'nin Peygamber Efendimiz (sav)'i "çocuklarını tanır gibi" tanıyacakları bildirilmektedir:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamberi), çocuklarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde gerçeği gizlerler. (Bakara Suresi, 146)
Bu ayet işari manada, Hz. Mehdi (as)'ın tanınacağına da işaret etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Hz. Mehdi (as) da ortaya çıktığında, Peygamberimiz (sav)'in tasvirleri ışığında, insanlar onu çocuklarını tanır gibi tanıyacaklardır. Ancak buna rağmen bazı insanlar, bu mübarek şahsı tanımazlıktan gelecek ve kendisini inkar edeceklerdir.
Allah'ın Hakimiyet Vaadinde Saf İman Ölçüdür
Kutsal Kitaplarda bildirilen ve ahir zamanda gerçekleşecek olan hak din ahlakının hakimiyeti, soy ya da herhangi bir maddi kıstasla değil, iman ve ahlak üstünlüğü ile olacaktır. Bir kısım Yahudiler, Tevrat'ta hakimiyet vadedilen topluluğun, takva ya da samimiyetlerine bakılmaksızın, Yahudi toplumu olduğunu öne sürmektedirler. Ancak bu durum, bizzat dindar Museviler tarafından da kabul edilmemekte, hatta eleştirilip kınanmaktadır.
Açıktır ki, Tevrat'ta bahsi geçen ve hakimiyet vaat edilen, samimi iman sahibi topluluğun vasıflarına kim sahipse, Allah, iman ve din ahlakının hakimiyetine onları vesile edecektir. Diğer bir deyişle Allah'a imanı ve din ahlakını hakim edecek olanlar, Allah'a samimi olarak iman eden, O'na saygı dolu bir korkuyla bağlı, Allah'ın bildirdiği ahlakı koruyan, gönülden teslim olmuş, şefkati, merhameti ve sevgiyi yaşayan müminlerdir. Hakimiyet, bir topluma veya soya değil, samimi müminlere vadedilmiş bir müjdedir.
Bir kişinin sadece Musevi ya da Hıristiyan olarak doğduğu için kendisine hakimiyet vadedildiğini düşünmesi ise, çok büyük bir yanılgı olacaktır. Önemli olan bir kimsenin hangi toplumun parçası olarak doğduğu değil; Allah'a, din ahlakına ve Peygamberlere olan bağlılığı, sadakati, itaati ve teslimiyetidir. Bir kişi, Allah'ın varlığını kabul etmiyorsa ya da Allah'ın kudretini gereği gibi takdir edemiyorsa veya din ahlakını tam anlamıyla yaşamıyorsa; Peygamberlere inanıp onların mübarek sünnetlerini devam ettirmiyorsa; bu kişinin hangi soya ya da topluma mensup olduğu ona bir fayda sağlamayacaktır. Allah'a inanmayan, O'na gönülden teslim olmayan bir kimsenin, Hz. İbrahim (as)'ın, Hz. Yakup (as)'ın, Hz. Musa (as)'ın soyundan olması bir anlam taşımaz; çünkü bu kişi soyundan geldiği mübarek Peygamberleri reddetmiş bir kişidir. Bir kimsenin iman sahibi olmadan, sadece Peygamberler neslinden gelmesi, o kişiyi mübarek bir insan kılmaz. Hz. İbrahim (as)'ı, Hz. İshak (as)'ı, Hz. Yakup (as)'ı, Hz. Musa (as)'ı kabul etmeyen, Allah'ı sevmeyen, Allah'tan korkmayan bir kişinin hangi soydan geldiğinin Allah Katında bir önemi yoktur.
Allah Kuran'da, insanı değerli kılan tek ölçünün, takva olduğunu bildirmiştir:
... Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13)
Bir başka ayette ise, takva sahipleri için şöyle bir haber verilmiştir:
... Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir. (Hud Suresi, 49)
Takva sahibi olanlar, Allah yolunda samimi çaba sarf ederek güzel sonucunu Allah'tan uman, Allah'ın rızası dışında bir karşılık beklemeyen, canını ve malını Allah'a satmış, Allah'tan şiddetle korkan ve Allah'ı aşkla seven kimselerdir. Samimi iman ve hak din ahlakının hakimiyeti için Allah'ın varisleri de onlardır.
Sonuç olarak, Allah'ın hakimiyet vadetmesindeki asıl ölçü samimi imandır. Tevrat'taki hakimiyet izahlarıyla kastedilen, sadece belli bir milletten olmak değildir. Müslüman olan -yani Allah'a teslim olmuş- ve Allah'a şirk koşmadan, samimi inanan kim ise, o kişi iman edenler topluluğunun bir parçası olur. Tevrat'ta bahsedilen Ben-i İsrail topluluğu da odur. Diğer bir deyişle "Ben-i İsrail", Hz. Yakup (as)'ın samimi ve dindar varisleri ile birlikte, soyuna bakılmaksızın gerçek "Müslüman (Allah'a teslim olmuş)" olanlardır.
Allah'ın seçip hakimiyet vadettiği topluluk, Nur Suresi 55. ayette bildirildiği gibi, şu vasıflara sahip olacaktır:
1) Allah'a iman etmek,
2) Salih amellerde bulunmak, 3) Yalnızca Allah'a ibadet etmek, 4) Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak.
Allah'ın vadettiği hakimiyet böyle bir topluluğa yöneliktir. Yoksa Ben-i İsrail soyundan olup, dindar olmayan bir topluluğun dünyaya hakim olması beklenemez. Kaldı ki tarih boyunca birbirine çok yakın mekanlarda yaşamış olan soyların, keskin bir şekilde, birbirlerine karışmadan devam etmeleri gibi bir durum söz konusu olamaz. Dolayısıyla Hz. İbrahim (as)'ın oğulları olan Hz. İshak (as) ve Hz. İsmail (as)'ın soylarının karışmaması da mümkün değildir. Kastedilenin soy değil, inanç birliği olduğu açıktır.
Nitekim Tevrat'ın Yaratılış bölümünde, Hz. İshak (as)'ın oğlunun Hz. İsmail (as)'ın kızı ile evlendiği bildirilmektedir. (Yaratılış, 28:7-10) Tevrat'ta bildirilen bu durum, soyların daha en başından karışmış olduğuna açık bir örnek teşkil etmektedir. Kaldı ki, yakın bölgelerde yaşayan Hz. İshak (as) ve Hz. İsmail (as)'ın soyları, Hz. İbrahim (as)'ın oğulları olarak her yönden akrabalık bağları içindedir. Dolayısıyla, Allah'a imanı ve gerçek din ahlakını hakim kılacağı haber verilen topluluk, herhangi bir soy veya ırk değil, Hz. İbrahim (as)'ın hak dinini, günümüzdeki ismiyle "İslam" ahlakını hakim edecek olan topluluktur.
Ayrıca Kuran'da Allah, tüm elçilerin tek bir aile olduklarını bildirmektedir:
Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir. (Al-i İmran Suresi, 33-34)
Allah, En'am Suresi'nde de birbirlerinin soyundan gelen elçilerden bahsetmektedir:
İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir. Bu, İbrahim'e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. Ve ona İshak'ı ve Yakup'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Enam Suresi, 82-87)
Bütün Peygamberler birbirinin soyundan gelmektedir. Hz. Yakup (as)'ın, Hz. Süleyman (as)'ın veya Hz. Davud (as)'ın soyundan bahsedilirken, Hz. İbrahim (as)'ın soyu kastedilmektedir ve hakimiyet Peygamberler soyu olan Hz. İbrahim (as)'a vaat edilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de bu mübarek soydandır. Hz. Mehdi (as) da hadislerde belirtildiğine göre, bu soydan gelmektedir. Halk arasında bu soydan gelenlere "seyyid" denilmektedir.
Hz. Mehdi (as) da seyyid olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu konu şöyle bildirilmektedir:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beytim'den (soyumdan) bir zatı (Hz. Mehdi (as)'ı) gönderecek.
(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
Benim Ehl-i Beytim'den bir şahıs (Hz. Mehdi (as)) bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez.
(En-Necmu's Sakıb, Ukayli) Hz. Mehdi (as) ve Cemaati Kaderde Bellidir
İnsan hem kendi kaderinin hem de dünyanın kaderinin sadece izleyicisidir. Kimsenin bu kadere yön vermesi mümkün değildir. Aynı şekilde bu kaderle ilgili yorumda bulunması, bundan razı olması veya buna itiraz etmesi, Allah'ın vaadini ve kaderde takdir ettiklerinin gerçekleşmesini kesinlikle değiştiremez. Allah kaderde kimi seçip, kimin vesilesiyle dünyaya din ahlakını hakim edeceğini belirlemişse, Hz. Mehdi (as) da o kimse olacaktır.
Yoksa hiç kimse çıkıp Mehdi olduğunu iddia edemez. Kaldı ki Mehdilik bir iddia değildir. Gayret etmekle ya da çalışmakla, elde edilebilecek bir makam da değildir. Mehdi olabilmek için, bunun o kişinin kaderinde olması; Mehdi olarak yaratılması gereklidir.
Hadislerde ve İslam alimlerinin açıklamalarında belirtildiği gibi, Hz. Mehdi (as) soyundan çok, icraatlarıyla tanınacaktır. Hz. Mehdi (as) ve cemaatinin ana faaliyeti dinsizlikle fikri mücadele ve hak din ahlakını tüm dünyaya yaymak olacaktır. Dinsiz ve imansız ideolojileri fikren mağlup eden, Allah'ın varlığının delillerini açıkça ortaya koyan, insanların imanlarına vesile olup din ahlakını yeryüzüne yayan kişi (Allah'ın izniyle) Hz. Mehdi (as)'dır. Bu faaliyetler ve gelişmeler olmadan, bir kişinin veya topluluğun herhangi bir iddiada bulunmasının manası yoktur.
|
İncil'de Hz. Mehdi (as)'a İşaretler
İncil'de ahir zaman ve Hz. İsa (as)'ın ikinci gelişi ile ilgili, çok sayıda açıklamaya rastlamak mümkündür. Günümüzdeki İncil'in bazı bölümleri bozulmuş olsa da, Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerine uygun kısımlarında, Hz. İsa (as)'ın gelişinden önce ve sonra belirecek doğa olayları, toplumsal hadiseler anlatılmaktadır.
Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi Hz. İsa (as), dünya üzerindeki dinsizliği temsil eden deccal (antikrist) ile çok büyük bir mücadele yürütüp, onu yenecek ve yeryüzünde din ahlakının tam olarak hakim olduğu, kutlu bir dönemin başlamasını sağlayacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerine göre Hz. Mehdi (as), Hz. İsa (as) ile buluşacak, ikisi birlikte namaz kılacaklardır. Bir rivayette ise, Hz. Mehdi (as)'ın Hz. İsa (as)'ı tanıyıp halka takdim edeceği nakledilmiştir. Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa (as) belirli bir dönem yeryüzünde birlikte hüküm sürecekler ve deccali fikir sistemini de birlikte yardımlaşarak ortadan kaldıracaklardır. (Doğrusunu Allah bilir.)
Hz. İsa (as) ile Hz. Mehdi (as) aynı dönemde -ahir zamanda- birlikte bulunacakları için, tıpkı kıyamet alametleri ve Hz. Mehdi (as)'ın çıkış alametleri gibi, Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez gelişini haber veren alametler de ortaktır. Aynı dönemi tarif eden bu anlatımlar, hem Hz. Mehdi (as)'ın hem de Hz. İsa (as)'ın ikinci gelişinin işaretleridir. İncil'de yer alan söz konusu haberlerin doğruluğundan kesin olarak emin olamasak da, Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav)'in sahih hadisleri ile son derece mutabık açıklamalar olmaları dikkat çekicidir.
Bu benzerlikler göz önünde bulundurulduğunda, İncil'e göre de, ahir zaman tariflerinin hemen hepsinin, birbiri peşi sıra günümüzde ortaya çıktığını görmekteyiz. Böylece içinde yaşadığımız zamanın, Hz. Mehdi (as)'ın çıkması beklenen dönem olduğunu, başta İslami kaynaklar olmak üzere, Tevrat ve İncil'e dayanarak da söylemek mümkündür.
İncil'de Hz. Mehdi (as)'ın Çıkışından Önceki Dönem
Hz. Mehdi (as)'ın geleceği dönemi tarif eden ahir zaman alametleri, aynı zamanda Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci gelişinin de alametleridir. İncil'de de ahir (son) zaman olarak anlatılan bu dönem, kimi zaman açık ifadelerle, kimi zaman da işari anlatımlarla açıklanmaktadır. İncil'deki bu ifadelere bakıldığında, Hz. Mehdi (as)'ın çıkışından önceki bu dönemde, ahlaki ve sosyal bir bozulma yaşanacağı, büyük savaşların olacağı, dehşet veren felaketlerin vuku bulacağı, gökyüzünde sıradışı olayların meydana geleceği, insanların din ahlakından uzaklaşacakları, adaletsizlik ve haksızlığın yaygınlaşacağı, samimi olarak iman edenlerin baskı göreceği, huzur ve güvenliğin yerini kargaşa ve tedirginliğin alacağı görülmektedir. Ayrıca ahir zamanın özelliği olarak, her çağda rastlanabilen ahlaki bozukluklar, bu dönemde en yaygın ve en şiddetli olarak yaşanacaktır.
İncil'deki bu alametlerden bir kısmı şöyledir:
1. Dinsizliğin yaygınlaşması:
O zaman birçok kişi imandan sapacak... (Matta, 24:10)
... Son zamanlarda bazıları… imandan dönecek. (Pavlus'tanTimoteos'a I. Mektup, 4:1)
… İmandan dönüş başlamadıkça… o gün gelmeyecektir. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:3)
… "Dünyanın son günlerinde… Allah'sızlığa yönelip kendi tutkularına göre yaşayanlar olacaktır.” (Yahuda'nın Mektubu, 1:18)
Şunu bil ki son günlerde... gerçeğe karşı gelirler. Düşünceleri yozlaşmış, iman konusunda reddedilmiş insanlardır. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1, 8)
-1- Cumhuriyet, 19 Ekim 1988 -2- Takvim, 7 Mart 2006 -3- Akşam, 22 Ocak 2008
-4- Takvim, 7 Mart 2006 |
Yazılmış olduğu gibi: "Doğru kimse yok, tek kişi bile yok. Anlayan kimse yok, Allah'ı arayan yok. Hepsi saptı, tümü yararsız oldu. İyilik eden yok, tek kişi bile!" (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 3:10-12)
Onlara özgürlük vaat ederler, oysa kendileri yozlaşmışlığın kölesidirler. Çünkü insan neye yenilirse onun kölesi olur. (Petrus'un II. Mektubu, 2:19)
Allah'ı tanımakta yarar görmedikleri için [Allah'ı tenzih ederiz], Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara terk etti… Allah'ın buyruğunu bildikleri halde, bu kötü davranışları yalnız yapmakla kalmıyor, yapanları da onaylıyorlar. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:28, 32)
2. Yaratılışın inkar edilmesi, pagan felsefelerin savunulması:
Ne var ki, göklerin çok önceden Allah'ın sözüyle var olduğunu, yerin sudan ve su aracılığıyla yaratıldığını bile bile unutuyorlar. (Petrus'un II. Mektubu, 3:5)
Ölümsüz Allah'ın Yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler… Allah'la ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaratan'ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler [Allah'ı tenzih ederiz]. Oysa Allah sonsuza dek övülmeye layıktır! Amin. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:23-25)
Ne var ki, eskiden Allah'ı tanımadığınız zamanlarda, gerçek olmayan ilahlara kölelik ettiniz. Şimdiyse Allah'ı tanıdınız [Allah'ın varlığının delillerini gördünüz]... Öyleyse nasıl oluyor da bu değersiz, etkisiz ilkelere dönüyorsunuz? Yeniden onların kölesi mi olmak istiyorsunuz? (Pavlus'tan Galatyalılara Mektup, 4:8-9)
Allah'ı bildikleri halde O'nu Allah olarak yüceltmediler [Allah'ı tenzih ederiz], O'na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:21-22)
3. Allah'a şirk koşmanın yaygınlaşması:
Geriye kalan insanlar, yani bu belalardan ölmemiş olanlar, kendi elleriyle yaptıkları putlardan dönüp tövbe etmediler. Cinlere ve göremeyen, işitemeyen, yürüyemeyen altın, gümüş, tunç, taş, tahta putlara tapmaktan vazgeçmediler. (Vahiy, 9:20)
Son zamanlarda bazıları imandan irtidat edip (dinden çıkıp), aldatıcı ruhları ve cinlerin öğretişini dinleyecekler. (Pavlus'tan Timoteos'a I. Mektup, 4:1)
Ölümsüz Allah'ın Yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler… Allah'la ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaratan'ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler [Allah'ı tenzih ederiz]… (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:23-25)
… Aranızda Balam'ın öğretisine bağlı olanlar var. Putlara sunulan kurbanların etini yemeleri, fuhuş yapmaları için… öğreten Balam'dı. (Vahiy, 2:14)
4. Allah'ın emir ve yasaklarına uymamaları ve engelleyici olmaları:
… Rab'bin yetkisini hiçe sayıyorlar… (Yahuda'nın Mektubu, 1:8)
... Günaha doymazlar... (Petrus'un II. Mektubu, 2:14)
Vay halinize, ey Yasa [Allah'ın emir ve yasaklarının] uzmanları! Bilgi kapısının anahtarını alıp götürdünüz. Kendiniz bu kapıdan girmediniz, girmek isteyenlere de engel oldunuz. (Luka, 11:52)
-1- Sabah, 9 Ağustos 2007 -2- Güneş, 25 Şubat 2007 -3- Forum, 21 Kasım 2006
-4- Vatan, 25 Ağustos 2007 -5- Star, 25 Şubat 2007 |
5. Dini değerlere saygının kalmaması:
… Yüce varlıklara sövüyorlar... Bu kişiler anlamadıkları herşeye sövüyorlar. Öte yandan, akıldan yoksun hayvanlar gibi iç güdüleriyle anladıkları ne varsa, onları yıkıma götürüyor. (Yahuda'nın Mektubu, 1:8-10)
-1- Akşam, 23 Aralık 2006 -2- Yeni Mesaj, 8 Ekim 2006 -3- Yeni Çağ, 17 Ağustos 2007
-4- Milli Gazete, 5 Şubat 2010 |
6. Dini, menfaatlerine alet eden kişilerin ortaya çıkması:
Çünkü öyle bir zaman gelecek ki, sağlam öğretiye dayanamayacaklar. Kulaklarını okşayan sözler dinleyebilmek için çevrelerine, kendi arzularına uygun öğretmenler toplayacaklar... (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 4:3-4)
Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. (Matta, 24:11)
İsa, Zeytin Dağı'nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. "Söyle bize" dediler, "Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?" İsa onlara şu karşılığı verdi: "Sakın kimse sizi saptırmasın! Birçokları, 'Mesih benim' diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar.' (Matta, 24:3-5; Markos, 13:3-5)
Eğer o zaman biri size, 'İşte Mesih burada', ya da 'İşte şurada' derse, inanmayın. Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar. İşte size önceden söylüyorum. Bunun için size, 'İşte Mesih çölde' derlerse gitmeyin. 'Bakın, iç odalarda' derlerse inanmayın. (Matta, 24:23-26; Markos, 13:21-22)
… Sahte peygamberler vardı; tıpkı sizin de aranızda yanlış öğreti yayanlar olacağı gibi… Gizlice aranıza yıkıcı öğretiler sokacaklar. Böyleleri kendi başlarına ani bir yıkım getirecek. Birçokları da onların sefahatine kapılacak. Onların yüzünden gerçeğin yoluna sövülecek. Açgözlülüklerinden ötürü uydurma sözlerle sizi sömürecekler... (Petrus'un II. Mektubu, 2:1-3
7. Dinin özünden uzaklaşmaları, bidatlara uymaları:
Çünkü öyle bir zaman gelecek ki, sağlam öğretiye dayanamayacaklar... Kulaklarını gerçeğin sesine tıkayacak, dönüp efsanelere dalacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 4:3-4)
Son zamanlarda bazıları… Allah'ın iman eden ve gerçeği bilenlerin şükranla yemesi için yarattığı yiyeceklerden çekinmek gerektiğini buyuracaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a I. Mektup, 4:1, 3)
Böylece kuşaktan kuşağa aktardığınız törelerle Allah'ın sözünü geçersiz kılıyorsunuz [Allah'ı tenzih ederiz]. Buna benzer daha birçok şey yapıyorsunuz. (Markos, 7:13)
8. Fitnelerin artması:
… Aranızda yanlış öğreti yayanlar olacağı gibi. Bunlar… gizlice aranıza yıkıcı öğretiler sokacaklar. Birçok kişi de onların sefahatine kapılacak. Onların yüzünden gerçeğin yoluna leke sürülecektir. (Petrus'un II. Mektubu, 2:1-2)
İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline! (Matta, 18:7; Luka, 17:1)
O zaman birçok kişi imandan sapacak... kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. (Matta, 24:10, 12)
Bu küstah, dik başlı kişiler yüce varlıklara sövmekten korkmazlar... Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar... Günaha doymazlar. Kararsız kişileri ayartırlar... (Petrus'un II. Mektubu, 2:10-14)
9. Batıl inançların yaygınlaşması:
... Büyü... yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)
Son zamanlarda... aldatıcı ruhları ve cinlerin öğretişini dinleyecekler. (Pavlus'tan Timoteos'a I. Mektup, 4:1)
Çünkü öyle bir zaman gelecek ki, sağlam öğretiye dayanamayacaklar... (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 4:3)
Gözcü, 10 Nisan 2004 |
10. Münafıkların artması:
... Son günlerde... hain, aceleci, kendini beğenmiş, Allah'tan çok eğlenceyi seven, Allah yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkar edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1, 4-5)
Sizi Mesih'in lütfuyla çağıranı bırakıp değişik bir müjdeye böylesine çarçabuk dönmenize şaşıyorum. Gerçekte başka bir müjde yoktur. Ancak aklınızı karıştırıp Mesih'in Müjdesi'ni çarpıtmak isteyenler vardır. (Pavlus'tan Galatyalılara Mektup, 1:6-7)
-1- Vakit, 3 Mayıs 2005 -2- Yeni Şafak, 16 Haziran 2009 -3- Vakit, 9 Kasım 2009 |
11. Samimi olarak iman edenlerin baskı görmesi:
Benim adımdan [Hz. İsa (as)'ın adından] ötürü kralların ve valilerin önüne çıkarılacaksınız... Anne babalarınız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler. Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek... Dayanmakla canlarınızı kazanacaksınız. [Hz. Mehdi (as) ve talebeleri de bu şekilde zorluk çekecekler.] (Luka, 21:12, 16-19)
Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan [Hz. İsa (as)'ın adından] ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. (Matta, 24:8-9)
... İnsanlar sizi mahkemelere verecekler... Benden ötürü valilerin ve kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara tanıklık edeceksiniz... Benim adımdan [Hz. İsa (as)'ın adından] ötürü herkes sizden nefret edecek... (Markos, 13:9, 13)
… Size Peygamberler, bilge kişiler ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini öldüreceksiniz… Kimini kamçılayacak [eziyet edecek], kentten kente kovalayacaksınız. (Matta, 23:34)
[Hz. İsa (as):] "Benim yüzümden [Allah rızası için bana uyduğunuzdan dolayı] insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan Peygamberlere de böyle zulmettiler." (Matta, 5: 11-12)
[Hz. İsa (as):] "İşte, sizi koyunlar gibi kurtların arasına gönderiyorum. Yılan gibi zeki, güvercin gibi saf olun. İnsanlardan sakının. Çünkü sizi mahkemelere verecekler… sizi kamçılayacaklar [eziyet edecekler]. Benden ötürü [Allah rızası için bana uyduğunuzdan dolayı] valilerin, kralların önüne çıkarılacaksınız… (Matta, 10:16-18)
-1- Star, 29 Mayıs 2009 |
12. Depremlerin artması:
... Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir... depremler olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. (Matta, 24:6-8)
Şiddetli depremler... olacak. (Luka, 21:11)
... Günler gelecek ki, o vakit burada yıkılmadık taş üstünde taş kalmayacaktır. (Luka, 21:6)
Öylesine büyük bir deprem oldu ki, insan yeryüzünde oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı. Büyük kent üçe bölündü. Uluslara ait kentler de yerle bir oldu. (Vahiy, 16:18-19)
… Yer yer depremler… olacak. (Markos, 13:8)
-1- Bugün, 4 Ekim 2009 - 2- Yeni Şafak, 30 Ekim 2008 - 3- Yeni Asya, 8 Şubat 2010
|
13. Kıtlık olması:
... Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir... yer yer kıtlıklar... olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. (Matta, 24:6-8)
... Yer yer kıtlıklar... olacak. (Luka, 21:11)
... Kıtlıkla... ölüm saçmak için... yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi. (Vahiy, 6:7)
… Kıtlıklar olacak. (Markos, 13:8)
14. Kasırga ve tsunami dalgalarının olması:
... Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler. (Luka, 21:25)
-1- Milliyet, 27 Kasım 2003 - 2- Radikal, 30 Eylül 2009 - 3- Bugün, 11 Ağustos 2009
-4- Yeni Mesaj, 3 Nisan 2007 |
15. Volkan patlamalarının olması:
... Onda gökler büyük gürültü ile zeval bulacaklar ve unsurlar yanarak eriyecekler, yer ve onda olan işler yanıp biteceklerdir. (Petrus'a II. Mektup, 3:10)
Lut'un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut'un Sodom'dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti. İnsanoğlu'nun [Hz. İsa (as)'ın] ortaya çıkacağı gün [gelişi öncesinde] durum aynı olacaktır. (Luka, 17: 28-30)
-1- Cumhuriyet, 27 Aralık 2004 - 2- Vatan, 10 Haziran 2004
|
16. Fırtına ve şimşeklerin artması:
... O zaman gök gürlemeleri ve uğultular işitildi, şimşekler çaktı ve yer sarsıldı. (Vahiy, 8:5)
O anda şimşekler çaktı, uğultular ve gök gürlemeleri işitildi. Yer sarsıldı ve şiddetli bir dolu fırtınası koptu. (Vahiy, 11:19)
Nuh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun [Hz. İsa (as)'ın] günlerinde [gelişi öncesinde] de öyle olacak. Nuh'un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti. (Luka, 17:26-27)
17. Şiddetli dolu yağışının olması:
İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu ki... (Vahiy, 16:21)
18. Doğal afetlerle yeryüzü şekillerinin değişmesi:
Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. (Vahiy, 16:20)
… Her dağ, her ada yerinden sökülüp alındı. (Vahiy, 6:14)
19. Toprak kaymalarının olması:
Dağlara, kayalara, "Üzerimize düşün!" dediler… (Vahiy, 6:16)
DHA, 16 Şubat 2010 |
-1- Akşam, 21 Ocak 2005 - 2- Halka ve Olaylara Tercüman, 13 Eylül 2003 -3- Milliyet, 10 Şubat 2009
|
20. Gökyüzünde olağanüstü olayların yaşanması:
... Onda gökler büyük gürültü ile zeval bulacaklar... (Petrus'a II. Mektup, 3:10)
... Gökte olağanüstü belirtiler olacak. (Luka, 21:11)
Gökyüzü dürülen bir tomar gibi ortadan kalktı... (Vahiy, 6:14)
21. Meteor yağmurlarının olması:
İncir ağacı, güçlü bir rüzgarla sarsıldığında nasıl ham incirlerini dökerse, gökteki yıldızlar da öylece yeryüzüne düştü. (Vahiy, 6:13)
-1- Birgün, 12 Ağustos 2006 - 2- Star, 20 Aralık 2004
|
22. Güneş ve Ay'da alametler belirmesi:
Güneş'te, Ay'da ve yıldızlarda belirtiler görülecek... (Luka, 21:25)
-1- Radikal, 5 Mart 2007 - 2- Hürriyet, 23 Mart 2007
|
23. Kuraklık olması:
... Güneş'e, insanları ateşle yakıp kavurma gücü verildi. İnsanlar korkunç bir ısıyla kavruldular. (Vahiy, 16:8-9)
24. Yangınların artması:
... Yerin üçte biri, ağaçların üçte biri ve bütün yeşil otlar yandı. (Vahiy, 8:7)
Hürriyet, 30 Ekim 2003 |
25. Salgın hastalıkların olması:
... Salgın hastalıklar... olacak. (Luka, 21:11)
... Vebayla... ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi. (Vahiy, 6:7)
Onun çocuklarını salgın hastalıkla öldüreceğim. O zaman… gönülleri ve yürekleri denetleyenin Ben olduğumu bilecekler... (Vahiy, 2:23)
-1- Milliyet, 20 Aralık 2006 - 2- Milli Gazete, 27 Temmuz 2007 -3- Star, 13 Ocak 2007
|
26. Çekirgelerin musallat olması:
Dumanın içinden yeryüzüne çekirgeler yağdı. Bunlara yeryüzündeki akreplerin gücüne benzer bir güç verilmişti. Çekirgelere yeryüzündeki otlara, herhangi bir bitki ya da ağaca değil de, yalnız alınlarında Allah'ın mührü bulunmayan insanlara zarar vermeleri söylendi. (Vahiy, 9:3-4)
O günlerde... çekirgelerin görünümü, savaşa hazırlanmış atlara benziyordu... Kanatlarının sesi savaşa koşan çok sayıda atlı arabanın sesine benziyordu... insanlara beş ay zarar verecek güce sahiptiler. (Vahiy, 9:6-10)
-1- Habertürk, 29 Ekim 2009 - 2- Habertürk, 29 Ekim 2009
|
27. Savaşlar ve büyük deniz kazalarıyla denizlerde canlılığın tahrip olması:
... Alev alev yanan, dağ gibi büyük bir kütle denize atıldı. Denizin üçte biri kana dönüştü. Denizdeki canlı yaratıkların üçte biri öldü... (Vahiy, 8:8-9)
... Deniz, ölü kanına benzer bir kana dönüştü ve içindeki bütün canlılar öldü. (Vahiy, 16:3)
28. İnsanlara dehşet veren felaketlerin yaşanması:
Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar korkudan bayılacak... (Luka, 21:26)
Dünya kralları, büyükleri, komutanları, zenginleri, güçlüleri, özgürü kölesi herkes mağaralara, dağlardaki kayaların arasına gizlendiler. (Vahiy, 6:15)
Ortadoğu, 28 Aralık 2007 |
-1- Cumhuriyet, 15 Nisan 2004 - 2- Milliyet, 16 Haziran 2009
|
29. (Keban Barajı ile) Fırat Nehri'nin suyunun azalması:
Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gündoğusundan gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu. (Vahiy, 16:12)
30. Büyük savaşların olması:
Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyunca korkmayın. Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak… Bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. (Markos, 13:7-8)
Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak... (Matta, 24:6-7)
"Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek. Ama son hemen gelmez." Sonra [Hz. İsa (as)] onlara şöyle dedi: "Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak." (Luka, 21:9-10)
31. Dünyada barışın ortadan kalkması:
... Dünyadan barışı kaldırma yetkisi verildi. Bunun sonucu olarak insanlar birbirlerini boğazlayacaklar... (Vahiy, 6:4)
-1- Hürriyet, 6 Şubat 2007 -2- Zaman, 7 Ocak 2006 -3- Gözcü, 16 Mart 2005
-4- Ortadoğu, 13 Haziran 2007 -5- Yeni Çağ, 24 Şubat 2006 -6- Zaman, 2 Eylül 2000 |
32. İsyan olaylarının artması:
... İsyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek. Ama son hemen gelmez. (Luka, 21:9)
33. Bozgunculuk, bölücük yapanların artması:
Size demişlerdi ki: "Dünyanın son günlerinde… Allah'sızlığa yönelip kendi tutkularına göre yaşayanlar olacaktır." Bunlar bölücü… kişilerdir. (Yahuda'nın Mektubu, 1:18-19)
Yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık getirmeye geldim. (Luka, 12:51-52)
Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç, üçe karşı iki bölünmüş olacak... (Luka, 12:52)
34. Kin ve düşmanlığın artması:
Kardeş kardeşini, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babalarına başkaldırıp onları öldürtecek. (Markos, 13:12)
... İnsanlar birbirlerini boğazlayacaklar... (Vahiy, 6:4)
Allah'ı tanımakta yarar görmedikleri için [Allah'ı tenzih ederiz], Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara terk etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile ve kötü niyetle doludurlar. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:28-29)
-1- Şok, 5 Nisan 2006 - 2- Milliyet, 1 Eylül 2003 |
35. İbadet yerlerinin yıkılması:
Bazı kişiler mescidin nasıl güzel taşlar ve adaklarla süslenmiş olduğundan söz edince İsa, "Burada gördüklerinize gelince, öyle günler gelecek ki, taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!" dedi. (Luka, 21:5-6)
36. Ölümlerin artması:
... Bunlara kılıçla, kıtlıkla, vebayla ve yeryüzünün vahşi hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi. (Vahiy, 6:7)
... Aşağıda, yeryüzünde belirtiler, kan, ateş ve duman bulutları görülecek. (Elçilerin İşleri, 2:19)
-1- Cumhuriyet, 12 Mart 2009 -2- Star, 24 Eylül 2008 -3- Milli Gazete, 8 Temmuz 2007 -4- Star, 23 Mart 2005 |
37. Savaşlarda teknolojik araç ve silahların kullanılması:
… Ateş, gökyakut ve kükürt renginde göğüs zırhları kuşanmışlardı. Atların başları aslan başına benziyordu. Ağızlarından ateş, duman, kükürt fışkırıyordu... Bunların ağzından fışkıran ateş, duman ve kükürtten, bu üç beladan [insanlar] öldü. Atların gücü ağızlarında ve kuyruklarındadır. Yılanı andıran kuyruklarının başıyla zarar verirler. (Vahiy, 9:17-19)
... Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim... (Luka, 12:49)
38. Cinayetlerin yaygınlaşması:
Adam öldürmekten... tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)
Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babaya başkaldırıp onları öldürtecek. (Matta, 10:21)
-1- Sabah, 30 Haziran 2007 -2- Bugün, 24 Haziran 2009 -3- Gözcü, 29 Haziran 2006 |
39. Fuhuşun yaygınlaşması:
... Fuhuş... yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)
… Gördükleri düşlere dayanarak öz bedenlerini kirletiyorlar… (Yahuda'nın Mektubu, 1:8)
Gözleri zinayla doludur... (Petrus'un II. Mektubu, 2:14)
… Bu kadın öğretisiyle kullarımı saptırıp fuhuş yapmaya, putlara sunulan kurbanların etini yemeye yöneltiyor. Tövbe etmesi için ona bir süre tanıdım, ama fuhuş yapmaktan tövbe etmek istemiyor. (Vahiy, 2:20-21)
40. Evlilik dışı ilişkilerin artması:
Son zamanlarda bazıları imandan irtidat edip (dinden çıkıp), aldatıcı ruhları ve cinlerin öğretişini dinleyecekler... evlenmeyi men edecekler... (Pavlus'tan Timoteos'a I. Mektup, 4:1-3)
41. Hırsızlığın artması:
... Hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)
42. Sahtekarlığın artması:
... Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. (Petrus'un II. Mektubu,2:13)
... Kötüler ve sahtekarlar, aldatarak ve aldanarak gittikçe daha beter olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:13)
… Ağızlarından kurumlu sözler çıkar, başkalarını kendi çıkarları için överler. (Yahuda'nın Mektubu, 1:16)
43. Vicdanların körelmesi:
Son zamanlarda... yalan söyleyenlerin ikiyüzlülüğü ile vicdanları dağlanacak. (Pavlus'tan Timoteos'a I. Mektup, 4:1-2)
Bu konuda söyleyecek çok sözümüz var, ama kulaklarınız uyuştuğu için anlatmak zor. (İbranilere Mektup, 5:11)
-1- Vatan, 21 Kasım 2009 -2- Posta, 16 Şubat 2009 -3- Yeni Şafak, 25 Temmuz 2006 -4- Cumhuriyet, 9 Mart 2005 -5- Bugün, 24 Eylül 2008 -6- Tavkim, 27 Temmuz 2008 |
44. Ahlaksız ve amaçsız yaşamaları:
Köpüğünü savuran denizin azgın dalgaları gibi ayıplarını çevreye savururlar. Serseri yıldızlar gibidirler… (Yahuda'nın Mektubu, 1:13)
Onlar İsa'ya "Bu olaylar nerede olacak...?" diye sordular. O da "Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek." dedi. (Luka, 17:37; Matta, 24:28)
Bu yüzden Allah, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:24)
Bu yüzden Allah, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:24)
Allah'ı tanımakta yarar görmedikleri için [Allah'ı tenzih ederiz], Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:28)
… Gündüzün zevk alemlerine dalmayı eğlence sayarlar. Birer leke ve yüzkarasıdırlar. Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. (Petrus'un II. Mektubu, 2:13)
45. İnsanlar arasında sevginin azalması:
O zaman… kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. (Matta, 24:10, 12)
Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar... kutsallıktan ve sevgiden yoksun... olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1-3)
46. Maneviyattan uzak olmaları:
Bunlar hep yakınıp söylenir, kendi tutkularının peşinden giderler. Ağızlarından kurumlu sözler çıkar, başkalarını kendi çıkarları için överler. Ama siz sevgili kardeşlerim… İsa Mesih'in elçileri tarafından söylenen sözleri anımsayın. Size demişlerdi ki: "Dünyanın son günlerinde alay edenler Allah'sızlığa yönelip kendi tutkularına göre yaşayanlar olacaktır." Bunlar bölücü, insan doğasıyla sınırlı, Allah inancından yoksun kişilerdir. (Yahuda'nın Mektubu, 1:16-19)
… Yürekleri nasırlaştırıldı. Yazılmış olduğu gibi: "Allah onlara uyuşukluk ruhu verdi; bugüne dek görmeyen gözler, duymayan kulaklar verdi." (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 11:7-8)
Şunu bil ki, son günlerde… Allah'tan çok eğlenceyi seven, Allah yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkar edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1, 4-5)
-1- Vakit, 5 Nisan 2006 -2- Ortadoğu, 26 Temmuz 2006 -3- Vakit, 30 Eylül 2009 |
47. Öfkenin artması, affediciliğin kalmaması:
O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. (Matta, 24:10)
Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar... uzlaşmaz, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın ve iyilik düşmanı olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1-3)
Allah'ı tanımakta yarar görmedikleri için [Allah'ı tenzih ederiz], Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara terk etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile ve kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu, yerici, Allah'tan nefret eden [Allah'ı tenzih ederiz], küstah, kibirli, kendini övüp yücelten, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:29-31)
48. Saygının azalması ve çocukların asileşmesi:
Şunu bil ki, son günlerde... İnsanlar... küfürbaz, anne baba sözü dinlemez... olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1-3)
Dedikoducu, yerici, Allah'tan nefret eden [Allah'ı tenzih ederiz], küstah, kibirli... kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır… Allah buyruğunu bildikleri halde, bunları yalnız yapmakla kalmıyor, yapanları da onaylıyorlar. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:30-32)
... Çocuklar anne babalarına baş kaldırıp onları öldürtecekler. (Markos, 13:12)
-1- Milli Gazete, 29 Eylül 2009 -2- Evrensel, 10 Temmuz 2007 -3- Posta, 15 Aralık 2006 -4- Türkiye, 16 Nisan 2006 -5- Birgün, 22 Eylül 2006 |
49. Ailevi ilişkilerin bozulması:
Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç, üçe karşı iki bölünmüş olacak. Baba oğluna karşı, oğul babasına karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı, gelin kaynanasına karşı olacaktır. (Luka, 12:52-53)
50. İnsanların maddi değerlere düşkün olmaları:
Şunu bil ki, son günlerde… insanlar... para düşkünü... olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1-3)
-1- Bugün, 9 Eylül 2009 -2- Şok, 13 Aralık 2006 |
51. Zenginlerin daha zenginleşmesi, fakirlerin daha fakirleşmesi:
... Dinleyin şimdi ey zenginler... Son günlerde servetinize servet kattınız. (Yakup'un Mektubu, 5:1-3)
Zengin olmak isteyenler ayartılıp tuzağa düşerler, insanı çöküşe ve yıkıma götüren birçok saçma ve zararlı arzulara kapılırlar. Çünkü her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir. Kimileri zengin olma hevesiyle imandan saptılar, kendi kendilerine çok acı çektirdiler. (Pavlus'tan Timoteos'a I. Mektup, 6:9-10)
... Kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak. (Matta, 25:29; Luka, 19:26)
Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye gereksinmem yok diyorsun; ama zavallı, acınacak durumda, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun. (Vahiy, 3:17)
52. İnsanların sefahat ve sarhoşluk içinde olması:
Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoşluk ve bu yaşamın kaygılarıyla ağırlaşmasın. O gün, üzerinize bir tuzak gibi aniden inmesin. (Luka, 21:34-35)
... Gündüzün zevk alemlerine dalmayı eğlence sayarlar. Birer leke ve yüz karasıdırlar... (Petrus'un II. Mektubu, 2:13)
… Pervasızca yiyip içen bu kişiler birer kara lekedir... (Yahuda'nın Mektubu, 1:12)
… Allah'ımızın lütfunu sefahate araç eden… bazı Allah'sızlar gizlice aranıza sızdılar... (Yahuda'nın Mektubu, 1:4)
53. Allah'ın rızası yerine sadece kendi hevalarına (tutku ve isteklerine) göre yaşamaları:
Şunu bil ki, son günlerde... insanlar kendilerini seven, para düşkünü, kendini övüp yücelten, kibirli… özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar… Kendini beğenmiş, Allah'tan çok eğlenceyi sevenler... olacak. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1-5)
Bunlar [Allah'sız günahkarlar]... hep kendi tutkularının peşinden giderler. Ağızlarından kurumlu sözler çıkar, başkalarını kendi çıkarları için överler. Ama siz sevgili kardeşlerim... İsa Mesih'in elçileri tarafından sözleri anımsayın. Size demişlerdi ki: "Dünyanın son günlerinde alay edenler, Allah'sızlığa yönelip kendi tutkularına göre yaşayanlar olacaktır." (Yahuda'nın Mektubu, 1:16-18)
... Anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan... akıldan yoksun hayvanlar gibidir... (Petrus'un II. Mektubu, 2:12)
... Anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan... akıldan yoksun hayvanlar gibidir... (Petrus'un II. Mektubu, 2:12)
Öncelikle şunu bilmelisiniz: Dünyanın son günlerinde kendi tutkularının ardından giden alaycı kişiler türeyecek. (Petrus'un II. Mektubu, 3:3)
… Allah, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:24)
Onların sonu yıkımdır; ilahları mideleridir [Allah'ı tenzih ederiz]. Ayıplarıyla övünür, yalnız bu dünyayı düşünürler. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 3:19)
-1- Türkiye, 23 Ağustos 2004 -2- Cumhuriyet, 8 Şubat 2006 -3-Hürriyet, 6 Eylül 2009 |
54. Sapkın ilişkilerin yaygınlaşması:
Şunu bil ki, son günlerde… insanlar… kutsallıktan ve sevgiden yoksun… özünü denetleyemeyen, azgın… olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1-3)
… Allah, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti… İşte böylece Allah onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:24, 26-27)
-1- Taraf, 12 Mayıs 2009 -2- Takvim, 7 Eylül 2007 -3-Akşam, 4 Temmuz 2004 |
55. İmansızlıkları sonucu akılsız yaşamaları:
Ama bu kişiler anlamadıkları herşeye sövüyorlar. Öte yandan, akıldan yoksun hayvanlar gibi içgüdüleriyle anladıkları ne varsa, onları yıkıma götürüyor. (Yahuda'nın Mektubu; 1:10)
Ama anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir... (Petrus'un II. Mektubu, 2:12)
Allah'ı bildikleri halde, O'nu Allah olarak yüceltmediler [Allah'ı tenzih ederiz], O'na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:21-22)
56. İman eksikliğinden dolayı bereketsizliğin hakim olması:
Rab'bin yetkisini hiçe sayıyor [Allah'ı tenzih ederiz], yüce varlıklara sövüyorlar… Bu kişiler birer kara lekedir... Rüzgarın sürüklediği yağmursuz bulutlara, iki kez ölmüş, kökünden sökülmüş, sonbaharın meyvesiz ağaçlarına benzerler. (Yahuda'nın Mektubu, 1:8-12)
57. Bencilliğin artması:
Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar kendilerini seven... nankör... olacaklar. Hain... olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1, 2-5)
Aranıza sızan bu kişiler... Rab'bin yetkisini hiçe sayıyorlar [Allah'ı tenzih ederiz]… Yalnız kendilerini besleyen çobanlardır… Başkalarını kendi çıkarları için överler. (Yahuda'nın Mektubu, 1:8, 12, 16)
58. Açgözlü olmaları:
... Yüreği açgözlülüğe alıştırılmış lanetli insanlardır. (Petrus'un II. Mektubu, 2:14)
Açgözlülüklerinden ötürü uydurma iddialarla sizi sömürecekler… (Petrus'a II. Mektup, 2:3)
Allah'ı tanımakta yarar görmedikleri için [Allah'ı tenzih ederiz]… her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. (Romalılara Mektup, 1:28-32)
-1- Yeni Asya, 4 Nisan 2009 -2- Gözcü, 16 Aralık 2006 -3- Bugün, 8 Ağustos, 2006 -4- Milli Gazete, 20 Ocak 2002 |
59. Şikayetçi olmaları:
Bunlar (Allah'sız günahkarlar) hep yakınıp söylenir... (Yahuda'nın Mektubu, 1:16)
60. Kötü söz söylemeleri:
... [Allah'sız günahkarların] ağızlarından kurumlu sözler çıkar, Başkalarını kendi çıkarları için överler. Ama siz sevgili kardeşlerim… İsa Mesih'in elçileri tarafından söylenen sözleri anımsayın. Size demişlerdi ki: "Dünyanın son günlerinde... Allah'sızlığa yönelip kendi tutkularına göre yaşayanlar olacaktır." (Yahuda'nın Mektubu, 1:16-18)
Ağızları açık birer mezardır. Dilleriyle aldatırlar. Engerek zehiri var dudaklarının altında. Ağızları lanet ve acı sözle doludur. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 3:13-14)
61. Kibirin artması:
Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar... kendini övüp yücelten, kibirli... olacaklar... kendini beğenmiş... olacaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1, 2-5)
… İnsandan gelen övgüyü, Allah'tan gelen övgüden daha çok seviyorlardı. (Yuhanna, 12:43)
-1- Ortadoğu, 19 Ekim 2008 -2- Önce Vatan, 3 Ekim 2006 |
-1- Vatan, 11 Ocak 2004 -2- Tercüman, 17 Haziran 2003 -3- Milliyet, 25 Eylül 2003 -4- Sabah, 10 Haziran 2009 -5- Sabah, 10 Haziran 2009 |
62. Alaycılığın artması:
Size demişlerdi ki: "Dünyanın son günlerinde alay edenler Allah'sızlığa yönelip kendi tutkularına göre yaşayanlar olacaktır." (Yahuda'nın Mektubu, 1:18)
Öncelikle şunu bilmelisiniz: Dünyanın son günlerinde kendi tutkularının ardından giden alaycı kişiler türeyecek. Bunlar, "Rab'bin gelişiyle ilgili vaat ne oldu? Atalarımızın ölümünden beri herşey Yaratılışın başlangıcında olduğu gibi duruyor" diyerek alay edecekler. Ne var ki, göklerin çok önceden Allah'ın sözüyle var olduğunu… bile bile unutuyorlar. (Petrus'un II. Mektubu, 3:3-5)
63. Şiddetli acı ve sıkıntı veren olayların yaşanması:
O günlerde... memleket üzerine büyük sıkıntı ve bu kavme azap gelecektir. (Luka, 21:23)
[Hz. İsa (as)'ın tekrar gelişinden önce] İnsanlar, "Herşey esenlik ve güvenlik içinde" dedikleri bir anda, gebe kadının birden sancılanması gibi, ansızın yıkıma uğrayacak ve asla kaçamayacaklar. (Pavlus'tan Selaniklilere I. Mektup, 5:3)
[Hz. İsa (as) ahir zamanda olacakları anlatırken:] Sonra onlara şöyle dedi: "Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar... olacak." (Luka, 21:11)
Çünkü o günlerde öyle bir sıkıntı olacak ki, Allah'ın var ettiği Yaratılışın başlangıcından bu yana böylesi ne olmuştur, ne de bundan sonra olacaktır. (Markos, 13:19)
Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. (Matta, 24:21)
Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1)
… İnsanlar ızdıraptan dillerini ısırdılar. (Vahiy, 16:10)
Altını, gümüşü, değerli taşları, incileri, ince keteni, ipeği, mor ve kırmızı kumaşları, her çeşit kokulu ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit eşyayı, en pahalı ağaçlardan, tunç, demir ve mermerden yapılmış her çeşit malı, tarçın ve kakule, buhur, güzel kokulu yağ, günnük… zeytinyağı, ince un ve buğdayı, sığırları, koyunları, atları, arabaları ve köleleri, insanların canını satın alacak kimse yok artık. (Vahiy, 18:12-13)
-1- Akşam, 30 Aralık 2005 -2- Yeni Asya, 8 Ağustos 2007 -3- Vakit, 3 Ocak 2007 -4- Ortadoğu, 11 Eylül 2006 |
64. Allah'a tevekkül etmemeleri, başlarına gelenlerden ötürü isyan içinde olmaları:
Iztırap ve yaralarından ötürü Göğün Allah'ına başkaldırdılar [Allah'ı tenzih ederiz]. Yaptıklarından tövbe etmediler. (Vahiy, 16:11)
65. İnsanların kurtuluş için ümitlerini kaybetmeleri:
O günlerde insanlar ölümü arayacak, ama bulamayacaklar. Ölümü özleyecekler, ama ölüm onlardan kaçacak. (Vahiy, 9:6)
66. Günlerin kısalması:
O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak. (Matta, 24:22)
Rab o günleri kısaltmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama Rab, seçilmiş olanlar, Kendi seçtiği kişiler uğruna o günleri kısaltmıştır. (Markos, 13:20)
-1- Cumhuriyet, 31 Aralık 2004 -2- Birgün, 5 Ocak 2005 -3- Takvim, 19 Ağustos 1999 |
67. Irak'ta savaş olması:
67.1. Irak'ın bombalanması:
Sonra güçlü bir melek değirmen taşına benzer büyük bir taşı kaldırıp denize atarak şöyle dedi: "Koca kent Babil* de işte böyle şiddetle atılacak ve bir daha görülmeyecek." (Vahiy, 18:21)
*Babil: Günümüz Irak'ın başkenti Bağdat yakınlarında bulunan eski bir şehir ismidir.
Onca büyük zenginlik bir saat içinde yok oldu. Gemi kaptanları, yolcular, tayfalar, denizde çalışanların hepsi, onu yakan ateşin dumanını görünce uzakta durup, "Koca kent [Babil] gibisi var mı?" diye feryat ettiler. (Vahiy, 18:17-18)
Yeni Çağ, 23 Mart 2003 |
67.2. Irak şehirlerinin yıkılması:
Ardından gelen ikinci bir melek "… Büyük Babil yıkıldı!" diyordu. (Vahiy, 14:8)
Melek gür bir sesle bağırdı: "Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı!..." (Vahiy, 18:2)
-1- Vakit, 14 Kasım 2004 -2- Bugün, 17 Mart 2006 |
67.3. Irak'ta kısa bir süre içinde, büyük bir yıkım olması:
[Tüccarlar] "vay başına, vay!" diyecekler. "İnce keten, mor ve kırmızı kumaş kuşanmış, altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş koca kent! Onca büyük zenginlik bir saat içinde yok oldu." (Vahiy, 18:16-17)
... Feryat ettiler: "Vay başına koca kent, vay! Denizde gemileri olanların hepsi onun sayesinde, onun değerli mallarıyla zengin olmuşlardı. Kent bir saat içinde viraneye döndü." (Vahiy, 18:19)
Tercüman, 22 Mart 2003 |
67.4. Irak'ın fakirleşmesi:
Dünya tüccarları onun [Babil] için ağlayıp yas tutuyor. Çünkü mallarını satın alacak kimse yok artık. Altını, gümüşü, değerli taşları, incileri, ince keteni, ipeği, mor ve kırmızı kumaşları, her çeşit kokulu ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit eşyayı, en pahalı ağaçlardan, tunç, demir ve mermerden yapılmış her çeşit malı, tarçın ve kakule, buhur, güzel kokulu yağ, günnük… zeytinyağı, ince un ve buğdayı, sığırları, koyunları, atları, arabaları… satın alacak kimse yok artık. Diyecekler ki, "Canının çektiği meyveler elinden gitti, bütün değerli ve göz alıcı malların yok oldu..." Babil'de bu malları satarak zenginleşen tüccarlar, kentin çektiği ızdıraptan dehşete düşecekler... (Vahiy, 18:11-15)
67.5. Irak'ta sanat ve zanaatin durması:
… Artık sende [Babil'de] hiçbir el sanatının ustası bulunmayacak. Sende artık değirmen sesi duyulmayacak. (Vahiy, 18:22)
67.6. Irak halkının zorluk içinde, mutsuz yaşaması:
Artık sende [Babil'de] lir çalanların, ezgi okuyanların, kaval ve borazan çalanların sesi hiç işitilmeyecek… (Vahiy, 18:22)
Artık sende [Babil'de] hiç kandil ışığı parlamayacak. Sende artık gelin güvey sesi duyulmayacak. Senin tüccarların dünyanın büyükleriydi... (Vahiy, 18:23)
Yeni Asya, 12 Temmuz 2008 |
-1- Akşam, 30 Aralık 2005 -2- Türkiye, 23 Mart 2003 -3- Milliyet, 29 Mart 2003 -4- Yeni Mesaj, 10 Nisan 2007 |
68. Deccal'in (antikrist'in) ortaya çıkması:
Çocuklar, bu son saattir. Mesih karşıtının [antikrist/deccal] geleceğini duydunuz. Nitekim şimdiden çok sayıda Mesih karşıtı [antikrist] türemiş bulunuyor. Son saat olduğunu bundan biliyoruz. (Yuhanna'nın I. Mektubu, 2:18)
68.1. Deccal'in dinsizliği yaymak için yoğun faaliyetinin olması:
Hiç kimse hiçbir şekilde sizi aldatmasın. Çünkü imandan dönüş başlamadıkça, mahvolacak olan o yasa tanımaz adam [deccal] ortaya çıkmadıkça o gün gelmeyecektir. Bu adam, Allah diye anılan ya da kutsal olan her şeye karşı gelerek kendini hepsinden yüce gösterecek, hatta kendisini Allah ilan ederek Allah'ın Mescidinde oturacaktır [Allah'ı tenzih ederiz]. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:3-4)
Canavara [deccal'e], kurumlu sözler söyleyen, küfürler savuran bir ağız ve kırk iki ay süreyle kullanabileceği bir yetki verildi. Allah'a isyan etmek, O'nun adına ve konutuna… karşı gelmek için ağzını açtı [Allah'ı tenzih ederiz]. Kutsallarla savaşıp onları yenmesine [iman edenlere zulmetmesine] izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde etkili kılındı. (Vahiy, 13:5-7)
Daha yanınızdayken bunları size söylediğimi hatırlamıyor musunuz? Zamanı gelince ortaya çıkarılacak olan bu adamı [deccal'i] şimdilik neyin engellediğini biliyorsunuz. Evet, yasa tanımazlığın [deccaliyetin] gizli gücü şu anda bile etkindir… (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:5-7)
… Böylesi, Mesih karşıtının [deccal'in/antikrist'in] ruhudur. Onun geleceğini duydunuz. Zaten o şimdiden dünyadadır. (Yuhanna'nın I. Mektubu, 4:3)
… Birçok aldatıcı dünyanın her yanına yayıldı. Aldatıcı, Mesih karşıtı [deccal/antikrist] olan bunlardır. (Yuhanna'nın II. Mektubu, 1:7)
68.2. Din ahlakından uzak yaşayan insanları, illüzyonlarla yanıltıp aldatması:
İnsanların gözü önünde, gökten yere ateş yağdıracak kadar büyük belirtiler gerçekleştiriyordu. İlk canavarın [deccal'in] adına gerçekleştirmesine izin verilen belirtiler sayesinde, yeryüzünde yaşayanları saptırdı… (Vahiy, 13:13-14)
Yasa tanımaz adam [deccal], her türlü mucizede, yanıltıcı belirtilerle harikalarda ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan'ın etkinliğiyle gelecek… Mahvolanlar, gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmadıklarından mahvoluyorlar. İşte bu nedenle Allah, yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç gönderiyor. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:9-11)
68.3. Tüm uluslar üzerinde etkili olması:
... Canavar [deccal] her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı. (Vahiy, 13:7)
…. Ejderha [şeytan] canavara [deccal'e] kendi gücü ve tahtıyla birlikte büyük yetki verdi… Bütün dünya şaşkınlık içinde canavarın [deccal'in] ardından gitti. (Vahiy, 13:2-3)
68.4. Ülkelerin dinsiz ideolojilerinden ve askeri güçlerinden destek bulması:
Sonra canavarı [deccal'i], dünya krallarını ve onların ordularını, ata binmiş olanla O'nun ordusuna [Allah'a tabi olanlara] karşı savaşmak üzere toplanmış gördüm. (Vahiy, 19:19)
… Canavarla [deccal'le] birlikte bir saat egemenlik sürmek üzere yetki alacaklar. Düşünce birliği içinde olan bu krallar güçlerini ve yetkilerini canavara verecekler. (Vahiy, 17:12-13)
... Allah, amacını gerçekleştirme isteğini onların yüreğine koymuştur. Öyle ki, Allah'ın sözleri yerine gelinceye dek krallıklarını canavara [deccal'e] devretmekte sözbirliği edecekler. (Vahiy, 17:17)
Sonra on boynuzlu, yedi başlı bir canavarın [deccal'in] denizden çıktığını gördüm. Boynuzlarının üzerinde on taç vardı, başlarının üzerinde küfür niteliğinde adlar yazılıydı. [deccaliyetin dinsiz ideolojileri benimseyen ülkelerden güç alması kastedilmektedir.] (Vahiy, 13:1)
68.5. Deccal'in tam din ahlakı hakim olana dek faaliyetini sürdürecek olması:
Evet, yasa tanımazlığının [deccaliyetin] gizli gücü şu anda bile etkindir… Yasa tanımaz adam [deccal] ortaya çıkacak… İsa onu ağzının soluğuyla öldürecek, gelişinin görkemiyle yok edecek. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:7-8)
68.6. Hz. Mehdi (as)'ın çıkışı yaklaştıkça, şeytani faaliyetlerin yoğunlaşması:
Büyük ejderha -İblis ya da Şeytan denen, bütün dünyayı saptıran o eski yılan- yardımcılarıyla birlikte yeryüzüne atıldı… Çünkü İblis zamanının az olduğunu bilerek büyük bir öfkeyle üzerinize indi. (Vahiy, 12:9, 12)
68.7. İmanı zayıf bütün insanları peşinden sürüklemesi:
… Bütün dünya şaşkınlık içinde canavarın [deccal'in] ardından gitti. İnsanlar canavara [deccal'e] yetki veren ejderhaya [şeytana] taptılar. "Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?" diyerek canavara da taptılar [Allah'ı tenzih ederiz]. (Vahiy, 13:3-4)
Mahvolanlar, gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmadıklarından mahvoluyorlar. İşte bu nedenle Allah, yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç gönderiyor. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:10-11)
Yeryüzünde yaşayan... herkes ona [deccal'e] tapacak [Allah'ı tenzih ederiz]. (Vahiy, 13:8)
68.8. Şeytanın emrinde faaliyet yapması:
Yasa tanımaz adam [deccal]... her türlü kötülükte sergilenen şeytanın etkinliğiyle gelecek... (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:9-10)
68.9. Bozgunculuk ve savaş çıkarması:
Sonra yasa tanımaz adam [deccal] ortaya çıkacak... (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:8)
İnsanların gözü önünde, gökten yere ateş yağdıracak kadar büyük belirtiler gerçekleştiriyordu. (Vahiy, 13:13)
... Ejderhanın, canavarın ve yalancı peygamberin ağzından, kurbağa kılığına girmiş üç tane kötü ruhun çıktığını gördüm. Mucizeler yaratan bu kötü ruhlar, yeryüzünde hüküm süren bütün krallara giderek onları savaşa çağırdılar. Gücü sınırsız olan Allah'ın büyük gününde... bu kralları İbranice Armagedon (Megiddo Dağı) denilen yere topladılar. (Vahiy, 16:13-16)
Siz [deccal'e uyanlar] babanız İblis'tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır. (Yuhanna, 8:44)
68.10. Deccal'in sonunda mutlaka yenilgiye uğrayacak olması:
... Mahvolacak olan o yasa tanımaz adam [deccal] ortaya çıkmadıkça o gün gelmeyecektir. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:3)
Sonra yasa tanımaz adam [deccal] ortaya çıkacak… İsa onu ağzının soluğuyla öldürecek, gelişinin görkemiyle yok edecek. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 2:8)
Gördüğün canavar [deccal] bir zamanlar vardı, ama şimdi yok. Biraz sonra dipsiz derinliklerden çıkacak ve yıkıma gidecek. Yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalı beri adları yaşam kitabına yazılmamış olanlar canavarı görünce şaşacaklar. Çünkü o bir zamanlar vardı, şimdi yok... (Vahiy, 17:8)
69. Yecüc ve Mecüc kavminin ahir zamandaki ortaya çıkışı (I. ve II. Dünya Savaşları):
69.1. Çok uluslu bir topluluk olmaları:
Yeryüzünün dört bucağındaki ulusları -Gog'la Magog'u- saptırmak, savaş için biraraya toplamak üzere zindandan çıkacak. Toplananların sayısı deniz kumu kadar çoktur. (Vahiy, 20:8)
69.2. Kalabalık bir topluluk olmaları:
... Toplananların sayısı deniz kumu kadar çoktur. (Vahiy, 20:8)
69.3. Bozgunculuk çıkarmaları:
Yeryüzünün dört bir yanından gelerek kutsalların ordugahını ve sevilen kenti kuşattılar... (Vahiy, 20:9)
69.4. Şeytanın telkini ile hareket etmeleri:
Onları saptıran İblis ise... (Vahiy, 20:10)
69.5. Toplu ölümler olması:
... Ama gökten ateş yağdı, onları yakıp yok etti. (Vahiy, 20:9)
70. Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne gelmesi:
İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut onu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı. "Ey Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz?" diye sordular. "Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir." (Elçilerin İşleri, 1:9-11)
İkinci kez... kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir. (İbranilere Mektup, 9:28)
Bu arada, mübarek ümidimizin gerçekleşmesini, İsa Mesih'in yücelik içinde gelmesini bekliyoruz. (Pavlus'tan Titus'a Mektup, 2:13)
Bütün bunlar, İsa gökten gelip göründüğü zaman olacak. (Pavlus'tan Selaniklilere II. Mektup, 1:7)
Dünyanın kuruluşundan önce bilinen Mesih, çağların sonunda sizin yararınıza ortaya çıktı. (Petrus'un I. Mektubu, 1:20)
Böylelikle içtenliği kanıtlanan imanınız, İsa Mesih göründüğü zaman size övgü, yücelik ve onur kazandıracak. Bu imanınız... altından daha değerlidir. (Petrus'un I. Mektubu, 1:7)
Ruhunuz, canınız ve bedeniniz... İsa Mesih'in gelişinde eksiksiz ve kusursuz bulunmak üzere korunsun... (Pavlus'tan Selaniklilere I. Mektup, 5:23-24)
İncil'de Hz. Mehdi (as)'ın Hakimiyet Dönemi
Allah'ın, Kuran'da iman edenlere vadettiği din ahlakının hakimiyeti, Tevrat'ta olduğu gibi İncil'de de yer almaktadır. İbrahimi dinlerin kutsal kitaplarında geçen bu vaat, Hz. İbrahim (as)'ın soyundan, Allah'a katıksızca iman eden, sadece O'nun rızası için yaşayan ve din ahlakının tüm dünyaya yayılması için çalışan bir topluluğa yöneliktir. Ahir zamanda gelecek Hz. Mehdi (as) ve yardımcıları, Allah'ın izniyle, Hz. İsa (as)'ın yardımıyla birlikte, bu vaadin gerçekleşmesine vesile olacak halis müminlerdir.
Allah'ın iman edenlere bu vaadi İncil'de şöyle bildirilmektedir:
Sizler Peygamberlerin mirasçıları, Allah'ın atalarınızla yaptığı antlaşmanın mirasçılarısınız. Nitekim Allah İbrahim'e şöyle demişti:"Senin soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün halklar kutsanacak." (Elçilerin İşleri, 3:25)
… İbrahim'e ve soyuna dünyanın mirasçısı olma vaadi Kutsal Yasa yoluyla değil, imandan gelen aklanma yoluyla verildi. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 4:13)
… Miras Yasa'ya [Allah'ın emir ve yasaklarına] bağlıysa, artık vaade bağlı değildir. Ama Allah, mirası İbrahim'e vaatle bağışlamıştır. Öyleyse Yasa'nın amacı neydi? Yasa, suçları ortaya çıkarmak için antlaşmaya eklendi. Vaadi alan ve İbrahim'in soyundan olan kişi gelinceye dek yürürlükte kalacaktı... (Pavlus'tan Galatyalılara Mektup, 3: 18-19)
Ahir zamanda Hz. Mehdi (as)'ın çıkışından sonraki hakimiyet dönemine yönelik, İncil'deki anlatımlardan bir kısmı şöyledir:
1. Alametler gerçekleştiğinde, din ahlakının hakimiyetinin yakın olması:
Bu olaylar gerçekleşmeye başlayınca doğrulun ve başlarınızı kaldırın. Çünkü kurtuluşunuz yakın demektir. İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: "İncir ağacına ya da herhangi bir ağaca bakın. Bunların yapraklandığını gördüğünüz zaman, yaz mevsiminin pek yakın olduğunu kendiliğinizden anlarsınız. Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, Allah'ın Egemenliği yakındır." (Luka, 21:28-31)
İsa halka şunları da söyledi: "Batıda bir bulutun yükseldiğini görünce siz hemen, 'Sağanak geliyor' diyorsunuz ve öyle oluyor. Yelin güneyden estiğini görünce, 'Çok sıcak olacak' diyorsunuz ve öyle oluyor... Yeryüzünün ve gökyüzünün görünümünden bir anlam çıkarabiliyorsunuz da, şimdiki vaktin anlamını nasıl oluyor da çıkaramıyorsunuz?" (Luka, 12:54-56)
İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu [Hz. İsa (as)] yakındır, kapıdadır. (Matta, 24:32-33)
2. Allah'a imanın tüm dünyaya hakim olması:
[Bundan sonra] aydınlanmak için kentin Güneş ya da Ay'a gereksinimi yoktur. Çünkü Allah'ın görkemi onu aydınlatıyor... Artık gece olmayacak. Çıra ışığına da güneş ışığına da gereksinmeleri olmayacak. Çünkü Rab Allah onlara ışık verecek ve sonsuzlara dek egemenlik sürecekler. (Vahiy, 21:23-25; 22:5)
Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. Allah'ın egemenliğin bu müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir. (Matta, 24:13-14)
... "Yasalarımı zihinlerine işleyeceğim, yüreklerine yazacağım... Hiç kimse yurttaşını, kardeşini, Rab'bi tanı diye eğitmeyecek. Çünkü küçük büyük hepsi tanıyacak Beni." (İbranilere Mektup, 8:10-11)
Allah'ın bu müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak… (Matta, 24:14)
Bundan sonra göğün ortasında uçan başka bir melek gördüm. Yeryüzünde yaşayanlara -her ulusa, her oymağa, her dile, her halka- iletmek üzere sonsuza dek kalıcı olan Müjde'yi getiriyordu. (Vahiy, 14:6)
Artık hiçbir lanet kalmayacak. Allah'ın egemenliği kentin içinde olacak... Kulları O'na (Allah'a) tapınacak. (Vahiy, 22:3)
Ardından büyük bir kalabalığın, gürül gürül akan suların, güçlü gök gürlemelerinin sesine benzer sesler işittim. "Haleluya [Rab'bi övün]!" diyorlardı. "Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Allah'ımız Egemenlik sürüyor." (Vahiy, 19:6)
... İnsanoğlu'nun [Hz. İsa (as)'ın] gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır. [İman ışığı tüm dünyayı kaplayacaktır.] (Matta, 24:27)
Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, insanoğlu [Hz. İsa (as)'ın] kendi gününde öyle olacaktır. [İman ışığı tüm dünyayı kaplayacaktır.] (Luka, 17:24)
İnsanlar doğudan batıdan, kuzeyden güneyden gelecek ve Allah'ın egemenliğinde sofraya oturacaklar. [Allah'a imanın nimetleriyle nimetlenecekler]. (Luka, 13:29)
Peygamberlerin sözleri de bunu doğrulamaktadır. Yazılmış olduğu gibi: "Bundan sonra ben geri dönüp, Davud'un yıkık konutunu yeniden kuracağım. Onun yıkıntılarını yeniden kurup onu tekrar ayağa kaldıracağım. Öyle ki, geriye kalan insanlar, bana ait olan bütün uluslar Rab'bi arasınlar. Bunları ta başlangıçtan bildiren Rab, işte böyle diyor." (Elçilerin İşleri, 15:15-18)
Yedinci melek borazanını çaldı. Gökte yüksek sesler duyuldu: "Dünyanın egemenliği Rabbimiz'in… oldu. O sonsuzlara dek egemenlik sürecek." (Vahiy, 11:15)
3. Materyalizmin çöküşü:
O gün... maddesel öğeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp bitecek... O gün... maddesel öğeler şiddetli ateşte eriyecektir. (Petrus'un II. Mektubu, 3:10-12)
İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. Atalarımız bununla Allah'ın beğenisini kazandılar. Evrenin Allah'ın buyruğuyla yaratıldığını, böylece görülenlerin görünmeyenlerden oluştuğunu iman sayesinde anlıyoruz. (İbraniler'e Mektup, 11:1-3)
4. İman derinliğinin artması:
O günler kadın erkek kullarımın üzerine Ruhum'u dökeceğim, onlar da Peygamberler gibi bir ahlaka sahip olacaklar. (Elçililerin İşleri, 2:18)
... "Son günlerde" diyor Allah, bütün insanların üzerine Ruhum'u dökeceğim. Oğullarınız, kızlarınız Peygamberler gibi ahlaka sahip olacaklar. (Elçililerin İşleri, 2:16-17)
Yüreklerinin cesaret bulmasını, sevgide birleşmelerini dilerim. Öyle ki, anlayışın verdiği tam güvenliğin bütün zenginliğine kavuşsunlar ve bilginin, bilgeliğin bütün hazinelerinin saklı olduğu Allah'ın sırrını... tanısınlar. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 2:2-3)
"Rab, 'O günlerden sonra onlarla yapacağım antlaşma şudur: 'Yasalarımı yüreklerine koyacağım, zihinlerine yazacağım' diyor." (İbraniler'e Mektup, 10:16)
5. İnkarcıların akılsızlıklarının ortaya çıkması:
Şunu bil ki, son günlerde... [gerçeğe karşı gelenler] düşünceleri yozlaşmış, iman konusunda reddedilmiş insanlardır. Ama daha ileri gidemeyecekler. Çünkü... bunların da akılsızlığını herkes açıkça görecektir. (Pavlus'tan Timoteos'a II. Mektup, 3:1, 8-9)
6. Dünyayı iman edenlerin yönetmesi:
Kutsalların dünyayı yargılayacağını bilmiyor musunuz?... (Pavlus'tan Korintlilere I. Mektup, 6:2)
... Rab Allah onlara ışık verecek ve sonsuzlara dek egemenlik sürecekler. (Vahiy, 22:5)
... Allah, bu dünyada yoksul olanları imanda zenginleşmek ve Kendisi'ni sevenlere vaat ettiği egemenliğin mirasçıları olmak üzere seçmedi mi? (Yakup'un Mektubu, 2:5)
Onlar Allah'ın… kahinleri (din adamları) olacak, O'nunla birlikte... egemenlik sürecekler. (Vahiy, 20:6)
"Onları Allah'ımızın hizmetinde bir krallık haline getirdin, kahinler (din adamları) yaptın. Dünya üzerinde egemenlik sürecekler." (Vahiy, 5:10)
Peygamberlerin sözleri de bunu doğrulamaktadır. Yazılmış olduğu gibi: "Bundan sonra ben geri dönüp, Davud'un yıkık konutunu yeniden kuracağım. Onun yıkıntılarını yeniden kurup onu tekrar ayağa kaldıracağım." (Elçilerin İşleri, 15:15-16)
7. Dünyada din ahlakına dayalı yeni bir düzen oluşması:
Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm... Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ızdırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı. (Vahiy, 21:4)
Tahtta oturan, "İşte her şeyi yeniliyorum" dedi. Sonra, "Yaz!" diye ekledi, "Çünkü bu sözler güvenilir ve gerçektir." (Vahiy, 21:5)
… Herşeyin yeniden düzenleneceği zamana dek… (Elçilerin İşleri, 3:21)
Günahkarların, Allah Egemenliği'ni miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın! Ne fuhuş yapanlar Allah'ın Egemenliği'ni miras alacaktır, ne puta tapanlar, ne zina edenler... ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular. (Pavlus'tan Korintlilere I. Mektup, 6:9-10)
Çünkü herkes bizi ne kadar iyi karşıladığınızı anlatıp duruyor. Yaşayan gerçek Allah'a kulluk etmek... İsa'nın göklerden gelişini beklemek üzere putlardan Allah'a nasıl döndüğünüzü anlatıyorlar. (Pavlus'tan Selaniklilere I. Mektup, 1:9-10)
O'nun (Allah'ın) Yüceliği ve erdemi sayesinde bize çok büyük ve değerli vaatler verildi. Öyle ki, dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş olarak, bu vaatler aracılığıyla Rahmani özyapıya ortak olasınız. (Petrus'un II. Mektubu, 1:4)
8. Dünyaya barış ve adaletin hakim olması:
... Barış içinde eken barış yapıcıları, doğruluk ürününü biçerler. (Yakup'un Mektubu, 3:18)
Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak. Uluslar da O'nun (Allah'ın) adına umut bağlayacak. (Matta, 12:20-21)
İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına geldi. İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti: "Ne mutlu ruhen desteksiz olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar Allah'ı görecekler. Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Allah kulları denecek. Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır." (Matta, 5:1-11)
9. Büyük bir zenginliğin ve görkemin hakim olması:
Uluslar kentin ışığında yürüyecekler. Dünya kralları servetlerini oraya getirecekler. Kentin kapıları gündüz hiç kapanmayacak, orada gece olmayacak. Ulusların görkemi ve zenginliği oraya taşınacak. (Vahiy, 21:24-26)
10. Üzüntü ve sıkıntıların sona ermesi:
Kurtarıcımız tek Allah, sizi düşmekten alıkoyacak, büyük sevinç içinde lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak güçtedir. (Yahuda'nın Mektubu, 1:24)
Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ızdırap olacak..." (Vahiy, 21:4)
Artık hiçbir lanet kalmayacak... Artık gece olmayacak. Çıra ışığına da güneş ışığına da gereksinmeleri olmayacak... (Vahiy, 22:3-5)
… Allah gözlerinden bütün yaşları silecek. (Vahiy, 7:17)
İsa onlara... "Herşey yenilendiğinde… benim adım uğruna [Allah'ın rızasını kazanmak için bana uyarak] evlerini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes, bunların yüz katını elde edecek..." (Matta, 19:28-29)
11. Allah'ın lüftu olarak kurtuluş dönemi olması:
"... O'nun merhameti sayesinde, yücelerden doğan Güneş, karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayanlara ışık saçmak ve ayaklarımızı esenlik yoluna yöneltmek üzere yardımımıza gelecektir." (Luka, 1:78-79)
... Allah'ın bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütfu ortaya çıkmıştır... (Pavlus'tan Titus'a Mektup, 2:11)
Eski çağlardan beri kutsal Peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, kulu Davud'un soyundan bizim için güçlü bir kurtarıcı [Hz. Mehdi (as)] çıkardı; düşmanlarımızdan, bizden nefret edenlerin hepsinin elinden kurtuluşumuzu sağladı. (Luka, 1:69-71)
Ve bütün insanlar Allah'ın sağladığı kurtuluşu görecektir. (Luka, 3:6)
... Yazılmış olduğu gibi: "Kurtarıcı [Hz. Mehdi (as)]... gelecek, Yakup'un soyundan Allah'sızlığı uzaklaştıracak." (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 11:26)
Kurtuluş miğferini... yani Allah sözünü alın. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 6:17)
Yüksek sesle bağırıyorlardı: "Kurtarış, tahtta oturan [Egemenlik Sahibi] Allah'ımıza... özgüdür!" (Vahiy, 7:10)
Yüksek sesle bağırıyorlardı: "Kurtarış, tahtta oturan [Egemenlik Sahibi] Allah'ımıza... özgüdür!" (Vahiy, 7:10)
Bundan sonra gökte büyük bir kalabalığın sesini andıran yüksek bir ses işittim. "Haleluya [Rab'bi övün]!" diyorlardı. "Kurtarış, Yücelik ve güç Allah'ımıza özgüdür."
12. Deccali (antikrist) sistemin kesin bir şekilde ortadan kalkması:
Melek ejderhayı -İblis ya da Şeytan denen o eski yılanı- yakalayıp bin yıl için bağladı. [Deccalin etkisiz hale getirilmesi tasvir edilmektedir.] (Vahiy, 20:2)
... Ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi... (Vahiy, 20:3)
13. Ahlaki dejenerasyonun sona ermesi:
Oraya murdar hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse asla girmeyecek... (Vahiy, 21:27)
... Dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş olarak, bu vaatler aracılığıyla Rahmani özyapıya ortak olasınız. (Petrus'a II. Mektup, 1:4)
14. İnsanlar arasında güzel ahlakın yaygınlaşması:
Ne mutlu mülayim huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. (Matta, 5:5)
Ama İsa, çocukları yanına çağırarak, "Bırakın, çocuklar bana gelsin, onlara engel olmayın!" dedi. "Çünkü Allah'ın Egemenliği böylelerinindir. Size doğrusunu söyleyeyim, Allah'ın Egemenliği'ni bir çocuk gibi [saf ve masum] kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez." (Luka, 18:16-17)
15. Kıtlık ve kuraklığın son bulması:
Artık acıkmayacak, artık susamayacaklar… (Vahiy, 7:16)
İncil'de Geçen Faraklit Kelimesi
Faraklit'in kelime anlamı: Yardımcı, Hakikat Ruhu, Tesellici.
Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi gözetirsiniz. Ben de Allah'a yalvaracağım ve O size başka bir "Faraklit" gönderecektir. (Yuhanna, 14:15-16)
Faraklit, öyle bir hakikat ruhudur ki, Rab onu benim ismimle gönderecektir. O size her şeyi öğretecek ve benim size söylediklerimi de tekrar hatırlatacaktır. (Yuhanna, 14:26)
Faraklit geldiğinde benim için şahitlik edecektir ve siz de bana şahitlik edersiniz. (Yuhanna, 15:26-27)
Ben size hakkı söylüyorum. Benim gitmem sizin için hayırlıdır. Çünkü ben gitmezsem Faraklit size gelmez. Ama ben gidersem onu size gönderirim. (Yuhanna, 16:7)
Faraklit geldiğinde bütün alemi hataları sebebiyle kınar ve onları terbiye eder. Günah konusunda, çünkü bana iman etmezler. Doğruluk konusunda, çünkü Allah'a gidiyorum ve artık beni göremezsiniz. Ve hüküm konusunda, çünkü bu dünyanın reisinde hükmedilmiştir. Size söyleyecek daha çok şeylerim var, fakat şimdi dayanamazsınız. Fakat o, yani hakikat ruhu gelince, size her hakikate yol gösterecek. Zira kendiliğinden söylemeyecektir, fakat her ne işitirse söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir. (Yuhanna, 16:8-13)
Mesih şöyle dedi: Artık ben sizinle çok söyleşmem. Çünkü bu alemin reisi geliyor. Bende asla onun nesnesi yoktur. (Yuhanna, 14:30)